Akrosentrik Kromozomların Perisentromerik Bölgelerine Özel Tasarlanmıs FISH Probları ile Infertiliteye Neden Olabilecek Submikroskobik Değişikliklerin Araştırılması


Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Dahili Tıp Bilimleri, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2024

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: YUSUF BAHAP

Danışman: Meral Yirmibeş Karaoğuz

Özet:

Translokasyonlar, inversiyonlar gibi dengeli kromozomal yeniden düzenlenmeler (KYD) hemen her zaman taşıyıcılarında herhangi bir fenotipik etki göstermese de, sonraki nesillerde dengesiz gamet oluşumuna yol açarak gebelik kaybı veya infertiliteye neden olabilmektedir. Bu nedenle infertilite ve reprodüktif sorunları olan çiftlerde KYD’in araştırılması büyük önem taşımaktadır.

Bu çalışma rutin genetik testlerle açıklanamayan fertilite sorunu yaşayan çiftlerde, akrosentrik kromozomların (Kr.13, 14, 15, 21 ve 22) perisentromerik bölgelerindeki submikroskopik kromozomal yeniden düzenlenmeleri araştırmayı amaçlamıştır. Bu amaçla, akrosentrik kromozomların sentromer ve subsentromer bölgelerini hedefleyen üç farklı Floresan in situ Hibridizasyon (FISH) prob seti (SETI, II ve III) tasarlanmıştır. SET-I 13. ve 21. kromozomları, SET-II 14. ve 22. kromozomları, SET-II ise sadece 15. kromozomları işaretleyecek şekilde hazırlanmıştır. Her bir set ile 50 çiftin (100 birey) FISH analizi yapılmıştır.

Toplam 50 çiftin analizleri sonucunda, bir çiftin erkek partnerinde 15. ve 22. kromozomlar arasında sentromer ve subsentromer bölgelerini içeren submikroskopik bir resiprokal translokasyon tespit edilmiştir. Bu bulgu, rutin genetik testlerle belirlenemeyen submikroskopik KYD’in, akrosentrik kromozomların perisentromerik bölgelerinde görülebileceğini göstermiştir. Bu çalışmada tasarlanan yeni FISH prob setlerinin infertilite etiyolojisi belirlenemeyen hastalarda ek bir tanı aracı olarak kullanılabileceği sonucuna varılmıştır. Ayrıca, bu prob setlerinin akrosentrik kromozomlardan kaynaklanan marker kromozomların tanımlanmasında, infertil hastalar dahil olmak üzere pekçok farklı endikasyon grubu hastalarda da, faydalı olabileceği düşünülmüştür.