İnaktif kronik hepatit B enfeksiyonu taşıyıcılarında fibrozis oranları ve fibrozisi predikte eden faktörlerin araştırılması


Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2014

Öğrenci: NAZİK OKUMUŞ

Danışman: MEHMET İBİŞ

Özet:

İnaktif kronik hepatit B taşıyıcıları kronik hepatit B li hasta grubunun önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Bu hasta gruplarının tanı, tedavi ve takip planları Amerikan karaciğer hastalıkları çalışma grubu (AASLD) ile Avrupa karaciğer hastalıkları çalışma grubu (EASL) kılavuzlarında tanımlanmıştır. Bununla birlikte HBV DNA düzeyi ≤105 kopya/ml olan kronik inaktif hepatit B hastaları için tedavi konusunda halen non invaziv yolla fibrozisi predikte edecek veya tedaviye başlamayı öngörecek belirteçler yoktur. Kronik hepatit B virusuna maruziyet süresi, hastanın yaşı ve HBV DNA düzeyi hastalığın takibinde önemli parametrelerdir. Bu hasta grubunun daha titizlikle değerlendirilmesi, karaciğer biyopsisine ne zaman karar verileceği erken tedavi imkanı ve komlikasyonların önlenmesi açısından önemlidir. Bu hasta grupları ile yapılan çalışmalar sonucunda değişen oranlarda karaciğerde fibrozis saptanmış ve yaklaşık %25 oranında tedavi başlanmıştır. Bu anlamda karaciğer biyopsisinin karaciğerdeki inflamasyonu ve fibrozisi belirlemede ve tedaviye erken başlamadaki önemi yerini korumaktadır. Çünkü her ne kadar son yıllarda hepatoselüler hasarı belirleme konusunda non invaziv testlerle ilgili çalışmalar artsa da karaciğer biyopsisi halen altın standart yöntemdir. Çalışmamızda Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine Eylül 2010-Mayıs 2014 tarihleri arasında başvuran 35 yaş ve üzeri, en az 10 yıllık takipli, HBV DNA düzeyi ≤105 kopya/ml olan kronik inaktif hepatit B hastaları ve bu hasta gruplarından 80 hastanın karaciğer biyopsi sonuçlarını inceledik. Biyopsi sonucuna göre fibrozis ve nekroinflamasyon oranları ve bu oranların yaş, HBV DNA düzeyi, serum ALT, AST, ALP, GGT, AFP, Albumin, Trombosit sayısı, MPV, RDW, INR değerleri ile olan ilişkisini değerlendirdik. Hastaların %3,8 inde orta derecede fibrozis, %35 inde hafif düzeyde, %2,5 inde orta düzeyde nekroinflamasyon saptandı. Yukarıda belirtilen parametrelerin fibrozis ve nekroiflamasyon ile yapılan karşılaştırmasında istatiksel olarak anlamlı fark saptanmadı. Çalışmamızdaki diğer önemli bir noktada biyopsi sonuçları (fibrozis >2 ve/veya nekroinflamasyon >6 olması) ile hastaların %28 ine tedavi başlanmış olmasıdır. Farklı ülkelerde yapılan çalışmalar ile birlikte kıyaslandığı zaman benzer oranların olduğu görüldü. Bu çalışmamız ülkemizde inaktif kronik hepatit B hastaları, bu hastalardaki karaciğer histolojisinin durumu ve literatür ile karşılaştırılma imkanı sağlaması bakımından önemlidir. Böylece özellikle 35 yaş ve üzeri, HBV DNA düzeyi ≤105 kopya/ml olan inaktif kronik hepatit B hasta grubunun yakından takip edilmesi, uygun dönemde karaciğer biyopsisine karar verilmesinin hastalığın progresyonu, komplikasyonlarının önlenmesi ve erken tedavi başlanması açısından önemini gösterilmiştir.