SJÖGREN SENDROMU KLİNİKOPATOLOJİK SEYRİNDE HERPES GRUBU VİRÜSLE


Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2009

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: ZEYNEP PEKER KOÇ

Danışman: ŞEMİNUR HAZNEDAROĞLU

Özet:

Sjögren Sendromu (SS) egzokrin bezlerin lenfositik infiltrasyonu ile karakterize ancak diger pek çok organ tutulumuna da yol açabilen kronik sistemik otoimmün bir hastalıktır. Hastalık gözyası ve tükrük bezlerinin tutulumuna baglı olarak genellikle göz ve agız kurulugu ile kendini belli eder. Toplumda en yüksek prevalansa sahip üç otoimmün hastalıktan biri olmasına ragmen sahip oldugu karmasık patobiyoloji ve sınıflama kriterlerindeki farklılıklar hastalıga tanı konmasında güçlükleri beraberinde getirmektedir. Etiyolojisi halen bilinmeyen SS’de genetik faktörlerle beraber çevresel faktörler de suçlanmıstır. Bu çevresel faktörler içerisinde virüsler, özellikle de herpes grubu virüslerden EBV ve CMV en dikkat çekici olanlarıdır. EBV ve CMV’nin SS ile iliskisini arastırmaya yönelik çalısmaların bazılarında güçlü iliski gösterilmisken digerlerinde böyle güçlü bir iliskinin olmadıgı yönünde bulgular bildirilmistir. Biz de çalısmamıza SS ön tanısı ile takip ettigimiz ve tanıyı kesinlestirmek için tükrük bezi biyopsisi yaptıgımız 87 hastayı dahil ettik. Her hastanın biyopsi örneginde gerçek zamanlı polimeraz zincir reaksiyonu yöntemiyle EBV ve CMV DNA varlıgını arastırdık. Hastaları hem Avrupa hem de revize edilmis Avrupa Amerika konsensus kriterlerine göre SS olup olmamalarına göre sınıfladıktan sonra elde ettigimiz verileri hastaların klinik ve serolojik bulguları ile karsılastırdık. Sonuçta her iki sınıflama kriterine göre SS olan gruplarla olmayan gruplar arasında EBV DNA varlıgı açısından istatistiksel anlamlı fark olmadıgını saptadık. Ancak Avrupa kriterlerine göre SS olan hastalardan tükrük bezi biyopsilerinde fokus skoru 1 ve üzerinde olup biyopsisi pozitif kabul edilenlerde biyopsisi negatif olanlara göre EBV varlıgının anlamlı sekilde daha fazla oldugunu gördük. Çalısmaya alınan hastalardan sadece 3 tanesinde CMV DNA oldugunu bu hastaların da SS olmayan gruba dahil olduklarını tespit ettik. Bu bulgular EBV’nin SS etiyolojisinde tetikleyici bir ajan olmaktan çok genetik yatkınlıgı olan bireylerde otoimmün yanıtı arttırıcı bir kofaktör olabilecegini göstermektedir. CMV’nin ise SS patogenezinde yer aldıgına dair herhangi bir bulgu elde edilememistir.