Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık
Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Türkiye
Tezin Onay Tarihi: 2012
Öğrenci: CEM ÖZLÜK
Danışman: FAZLI POLAT
Özet:Üreter taşlarının tedavisinde, ürologları en fazla ikilemde bırakacak konu hangi yöntemin ilk sırada kullanılacağı konusu olup özellikle son yıllara kadar ilk olarak ESWL yöntemi tercih edilmekteydi. Fakat son dekatta üreteroskopik yöntemler teknolojinin gelişmesiyle birlikte güvenli lazerler ve ürologların tecrübeli hale gelmesi sebebiyle birçok merkezde tedavide neredeyse ilk sırada kullanılan yöntem durumuna gelmiştir. Bilindiği gibi üriner sistem taşlarının tedavisinde temel amaç en az morbidite ile tam taşsızlığın sağlanmasıdır. Bu nedenle çalışmamızda ESWL, PL ve LL yöntemlerinin başarısını ve güvenilirliğini karşılaştırmayı amaçladık. Çalışmamız, Haziran 2009 ile Haziran 2012 tarihleri arasında üst üreter taşı nedeni ile bu yöntemlerden herhangi biri uygulanan ve retrospektif verilerine ulaşılabilen hastalardan, her grupta 50 hasta olacak şekilde randomize seçilerek hazırlandı. Yaş, cinsiyet, taşın yeri ve boyutu bakımından gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı (p>0.05). Operasyon süreleri bakımından gruplar karşılaştırıldığında LL grubu diğerlerine göre daha uzundu (p<0.05). 10 mm'den küçük taşlarda gruplar arasında sonuçlar bakımından istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmazken (p>0.05), 10 mm'den büyük taşlarda LL yönteminde diğer gruplara göre taşsızlık oranı bakımından istatistikskel olarak anlamlı fark saptanmıştır (p<0.05). Gruplar arası taşın geri kaçma yüzdeleri karşılaştırıldığında, PL grubunda taşın geri kaçma oranı istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p<0.05). 10 mm'den büyük taşlarda ikinci girişim gerektirme sıklığı LL grubunda %4.0, PL grubunda %6.0 ve ESWL grubunda %10.0 bulunmuş olup gruplar arasında ikinci girişim gerektirme bakımından istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmıştır (p<0.05). Sonuç olarak üç yöntemde üst üreter taşlarında güvenle kullanılabilmelerine rağmen LL yöntemi çalışmamızda yüksek taşsızlık oranı, ikinci bir girişim gerektirmemesi ve düşük komplikasyon oranına sahip olması sebebiyle tedavide ilk sırada tercih edilebilir bir yöntemdir.