Tezin Türü: Doktora
Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Türkiye
Tezin Onay Tarihi: 2021
Tezin Dili: Türkçe
Öğrenci: Sibel KADIOĞLU
Danışman: EMEL KOÇ
Özet:Düşünce tarihinin, insan varoluşunun sorunlarına ışık tutan gücü, anlam arayışında olan zihinleri şaşırtmaya devam etmektedir. Çağının bir yabancı olarak gördüğü düşünür Kierkegaard da varoluşçu felsefeye öncülük eden düşünceleri ile günümüz insanının ‘kendi olma’ problemine göz kamaştırıcı bir ışık tutmaktadır. Kierkegaard düşüncesi ve ‘kendi olma’ problemi üzerine yapılan çalışmaların yoğunluğunun arttığı günümüzde, biz de onun felsefesinde ‘kendi olma’ probleminin nasıl ele alındığını, Kierkegaard’ın kendi yaşamı ile bu varoluşsal amacın gerçekleşebilirliğini gösterme çabasını ve Kierkegaard’çı anlamda ‘kendi olma’ durumunun çağımız koşullarında gerçekleşebilirliğini çalışmamızda ele aldık. Bilim ve teknolojinin akıl almaz gücüyle şekillenen, sosyal, siyasal ve ekonomik yapı içerisinde çağımız insanı, yaratılan konfor, kolaylık, ulaşılabilirlik olanakları karşısında yaşam alanında, iç dünyasında bir anlam yitimi ile karşı karşıyadır. ‘Kendi olma’nın, ‘insan olma’nın, ‘birey olma’nın hakikati unutulurken, yaşanılan yitimin yol açtığı kriz artık göz ardı edilememektedir. Kierkegaard, ‘kendi olma’ problemi çerçevesinde sunduğu görüşler ile insan psikolojisine uzanan, varoluşu öne çıkaran, başkaldıran düşünceleri ile çağımız insanını ‘kendi olma’ya çağırmaktadır. Onun felsefesi, çağımız insanına ‘kendi olma’ amacı doğrultusunda barındırdığı ‘bireysellik, içe dönme, tutku, kaygı, umutsuzluk, acı, özgürlük, yalnızlık, bağlanma, iman’ gibi varoluş durumları ile ‘kendi olma’ olanağı sunmaktadır. Çağımız insanı için ‘kendi olma’ amacı doğrultusunda bir olanağa dönüşen bu varoluş durumlarının çağın vii koşulları içerisinde sorgulanması, bireyin bütünsel bağlamda bir başkaldırıya ihtiyacı olduğu sonucunu ortaya çıkarmıştır. Bu başkaldırı Kierkegaard düşüncesinde ve onun yaşamında beliren bir biçimde bireyi içe döndüren, kendini keşfettiren, tutku dolu, ironi ve mizah yüklü bir başkaldırıdır. Kierkegaard, yaşamına ve eserlerine yansıttığı mizah ile bireyin ‘kendi olma’ problemi çerçevesinde, yaşamın paradoksları ve ‘ya ya da’ları karşısında geri çekilme, kendine dönme olanağı yarattığını belirtir. Ortaya çıkan zamansal ve mekânsal mesafe bireye yeni ve geniş bir perspektif kazandırır. Mizahın yarattığı, içtenlik, tutku ve rahatlık, bireyin ‘kendi olma’sı önündeki engellere başkaldırmasına, yaşamın kendisi için olan anlamını görmesine yardımcı olur. Kierkegaard’ın hakikat arayışı içerisindeki varoluşçu felsefesinde, ‘kendi olma’ bağlamında ulaştığımız sonuçlar, çağımız insanı için insan benliğini kuşatan, kendinden uzaklaştıran, bir yokluğa ve anlamsızlığa götüren koşullar karşısında ‘kendi olma’ olanağı yaratmaktadı