Türkiye'De Sıfır Atık Projesi Ve Projenin Kamu Kurumlarında Uygulanması; Süleymanpaşa Belediyesi Örneği


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2019

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: Eda Erdur

Danışman: AYSEL ÇAĞLAN GÜNAL

Özet:

Dünyada yaşam devam ettiği ve insanların nüfusu her geçen gün biraz daha arttığı sürece tüketim artmakta ve tüketim ile beraber tüketilen ürünlerden arta kalan maddeler, tüketilen maddelerin üretimi sırasında doğaya bıraktığı izler de artmaktadır. Zaman geçtikçe doğaya verilen tahribatlar gün yüzüne çıkmıştır ve doğaya verilen zararların onarımı konusunda çalışmalara başlanmıştır. Bu yaklaşımla ilk olarak 1893 yılında çeşitli ürünlerin kullanımdan sonra kalan artık maddeleri değerlendirme yöntemlerini düşünülerek sıfır atık yaklaşımının temelleri atılmıştır. 2000'li yıllara gelindiğinde ise birçok ülke doğaya yapılanların farkına vararak sıfır atığı "Zero Waste" yaklaşımını hayatlarına sokmuşlardır. Türkiye'de ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 2017 Eylül ayı itibariyle öncelikle Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde ve kendi çalışma binalarında "Sıfır Atık" projesini uygulamaya koymuştur. Projenin başlaması ile 2018 Ocak ayında Tekirdağ ilinde tüm kamu kurumlarında uygulamalara geçilmiştir. Yaptığımız çalışmada Süleymanpaşa Belediyesi kurumu idari binalarında bir yıllık atık verileri takip edilerek sıfır atık projesi sonuçları değerlendirilmiştir. Geri kazanılabilir atık oranı projenin ilk ayında %18,04 iken 12. uygulama ayına gelindiğinde ise %27.03 olduğu belirlenmiştir. Sıfır atık bilinci ile atıkların kaynağında ayrı toplanarak çöp deponi sahasına giden atık miktarının azaldığı, bununla beraber geri dönüşüme kazandırılan atık miktarlarında artış olduğu ve belediye personellerinin bu yaklaşımı benimseyerek iş hayatlarında ve çalışma ortamlarının yanı sıra evlerinde de uygulamaya başladığı gözlemlenmiştir. Sıfır atık projesinin bir projeden ve zaruretten öte insanlarda yaşam biçim haline gelmesiyle ekonomiye ciddi etkilerinin olacağı ve yeni nesillerin bu yaşam standartlarıyla büyüyerek daha bilinçli toplumlara dönüşeceğine inanılmaktadır