Tezin Türü: Doktora
Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Türkiye
Tezin Onay Tarihi: 2016
Öğrenci: CEREN ERDOĞDU
Danışman: AYŞE MELTEM YALINAY
Özet:Günümüzde bağırsak mikrobiyotası ve kronik karaciğer hastalıkları arasındaki ilişki bilinmektedir. Nonalkolik karaciğer hastalığı (NAFLD) obezite ile yakından ilişkisi olan bir karaciğer hastalığıdır. Son yıllarda bağırsak mikrobiyotasındaki dengenin bozulmasıyla karaciğerin bakteriyel ürünlere maruz kaldığı ve bu durumun karaciğer patolojisi ile ilişkisi olabileceği üzerinde durulmaktadır. Bu çalışmada, NAFLD ve bağırsak mikrobiyotası arasındaki ilişkiyi göstermek amacıyla bağırsak mikrobiyotası içeriği, endotoksin düzeyi ve sitokin parametreleri üzerinde durulmuştur. Çalışmaya toplam 52 hasta ve 38 sağlıklı kontrol dahil edilmiştir. Belirlenen bakteriler, 16S rRNA gen bölgelerinin kantitatif polimeraz zincir reaksiyonu (qPCR) analiziyle çalışılmıştır. Baskın Lactobacillus ve Bifidobacterium türleri gen kütüphanesi hazırlanıp DNA dizi analizine alınarak belirlenmiştir. Serum endotoksin düzeyleri, sitokin parametreleri ve yüksek duyarlı C-reaktif protein (hs-CRP) düzeyleri de çalışılmıştır. qPCR sonuçlarına göre NAFLD grubunda beden kitle indeksi (BKİ) ve yaş verileri çoklu regresyon analizi ile kontrol edildiğinde Akkermansia muciniphila nın anlamlı oranda düşük olduğu, Enterobacteriaceae grubunun ise yüksek olduğu belirlenmiştir.. Ayrıca hasta grubunda yüksek serum endotoksin ve hs-CRP seviyeleri saptanmıştır. Lactobacillus ruminis ve Bifidobacterium adolescentis her iki grupta da baskın tür olarak belirlenmiştir. Ancak hasta grubunda baskın olarak saptanan L. reuteri kontrol grubunda saptanamamıştır. Kontrol grubunda L. sakei ve L. helveticus türleri saptanırken hasta grubunda saptanamamıştır. Bifidobacterium infantis hasta grubunda saptandığı halde kontrol grubunda saptanamamıştır. Bu çalışmadan elde edilen sonuçlar, mikrobiyotanın NAFLD üzerindeki potansiyel rolünü destekler nitelikte olup, NAFLD hastalarının bağırsak mikrobiyota profilleri ve endotoksin seviyeleri bakımından farklı karakteristiklere sahip olduğunu göstermiştir.