Arapça'da dua ve Türkçe'deki karşılıkları karşıtsal çözümleme


Tezin Türü: Doktora

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2015

Tezin Dili: İngilizce

Öğrenci: Hasan Akreş

Danışman: ERDİNÇ DOĞRU

Özet:

Arapçanın diğer dillere birçok etkisi olmuştur. Arapçanın etkisi, Fars, Türk, Urdu, Senegal ve Malay gibi diğer Müslüman milletlerin dillerinde de görülmektedir. Bununla birlikte Avrupa kıtasındaki İtalya, Almanya, İspanya, Fransa, İngiltere ve Portekiz gibi kavimlerin dillerinde de Arapça kelimeler bulunmaktadır. Ayrıca Kıpti, Berberi ve Süryani dillerinde de bu etki kolayca fark edilmektedir. Arapçanın güçlü ve zengin bir dil olmasının en önemli sebebi Kuran-ı Kerim'in dili olmasıdır. Ayrıca dil yapısı açısından da Arapça çok sağlam bir yapıya sahiptir. Bu nedendenle ses bilimi, ses birimi ve gramer yönünden Arapça ve diğer diller arasında kıyaslama çalışmaları yapılmıştır. Ancak yukarıda belirtilen yönler açısından günümüze kadar Arapça ve Türkçe dua kalıpları ile ilgili hiçbir çalışma yapılmamıştır. Yaptığımız bu tez, bu boşluğu doldurması yönünden diğer yazarlara yol gösterici nitelik taşıdığını düşünüyoruz. Araştırma konusu üç ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde 'dua''yı her iki dilde ele aldık ve burada 'dua''nın ikiye ayrıldığını gördük: Birinci kısımda dua doğrudan yaradana yöneltilmektedir. Talebin emir kipiyle istendiği söz konusu duada Arapça Muzâri (geniş zaman kipi) fiil çekimi, masdar ve isim cümlesi xi kullanılmaktadır. Anlam olarak ise yaratılanlar arasındaki duaların 'selam ve memnuniyet, sitem ve müsamaha, yardım-koruma-kolaylaştırma, dini ve toplumsal münasebetler ile özel durumlar, ölüm ve başsağlığı'' başlıkları altında toplandıklarını görüyoruz. İkinci kısımda ise tamamen yaratılanların kendi aralarında birbirlerini muhatap olarak alması şeklinde bir iletişim söz konusudur. Ancak burada da yaradana yaslanma vardır ve bütün kalıplarda yaradan fail konumundadır. Bu durum ise kendi aralarındaki iletişime rağmen yaratılanların yaradan karşısındaki aczine işaret eder. İkinci bölümde beddua konusu incelenmektedir. Çünkü dua her zaman olumlu yönde olmamakla beraber, bir insana, topluluğa, kavme, kabileye, düşmana veya nefsin kendisine yöneltilebilir. Beddua çoğu zaman doğrudan olur bazen de dolaylı olduğu görülmektedir. Ancak bazı durumlarda mecazi anlam taşımaktadır. Bedduayı da; soykırım-ölüm, utanç ve skandal, başarısızlık, bedene yönelik beddua, delilik, intikam ve cezalandırma başlıkları altında topladık. Üçüncü bölümde Arapça ve Türkçedeki duaların ve bedduaların' benzerlik ve farklılıklarını karşılaştırdık. Bu karşılaştırmayı yaparken Arapçayı esas aldık. Son bölümde Türk okuyucuların anlaması bakımından karşılaşacakları zorluklara değindik ve bu zorlukları çözmenin yöntemleri hakkında tavsiyelerde bulunduk.