Tezin Türü: Doktora
Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Türkiye
Tezin Onay Tarihi: 2017
Tezin Dili: Türkçe
Öğrenci: Emine Çakır
Özet:
Toplumların kültürel değerlerinin başka bir toplumla etkileşime geçerek değişmesi ve dönüşmesi kültürel değişim kavramıyla ifade edilmektedir. Kültürel değişimde rol oynayan etkin unsurlardan biri de din değişikliğidir. Bu çalışmada, İslamiyet'i kabul ederek yeni bir kültür dairesine giren Türklerin hayatının her alanına yansıyan değişim süreci, Satuk Buğra Han'ın hayatını konu alan tezkirecilik geleneği ve toplumsal bellekteki imgelem üzerinden incelenmiştir. Kültürel bellekte İlk Müslüman Türk hükümdarı çağrışımıyla kodlanan Satuk Buğra Han'a dair tarihî ve menkıbevi anlatıların tespiti ve incelenmesi bu kültürel uyumlanma sürecini görebilmek açısından önem arz etmektedir. Üç bölümden oluşan bu çalışmanın birinci bölümünde, Satuk Buğra Han hakkında bilgi veren kaynaklar ve yapılan araştırmalar incelenmiş bunun neticesinde, ona dair Türkiye'de bilinen bilgilerin birbirini tekrar eden nitelikte ve bir elin parmağını geçmeyecek kadar az sayıda olduğu görülmüştür. Dünyanın muhtelif kütüphanelerinde farklı adlandırmalarla kayıtlı bu tezkirelerde, Satuk Buğra Han'ın hayatı dışında başkaca evliyaların hâl ve kerametlerine de yer verildiği belirlenmiştir. Bu çalışma neticesinde; tezkire hakkında nüshaların dilleri ve bulundukları ülkeler, müellif ve müstensihleri, yazıldığı dönem gibi hususlarda yeni bilgiler tespit edilmiştir. Türkiye'de bu tezkire üzerine çalışan araştırmacıların tezkirenin tamamından ziyade sadece Satuk Buğra Han ile ilgili kısımları Çağatay Türkçesinden günümüz Türkçesine aktararak çoğunlukla dilbilim açısından inceledikleri belirlenmiş olup bu çalışmalarda anlatının kültürel değişime bağlı olarak tezkirecilik geleneğiyle günümüze nasıl geldiği yanıtlanamamaktadır. Bu sorunun yanıtlanmasının tezkirenin tamamının halk bilimi perspektifiyle incelenmesiyle mümkün olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca bu bölümde, anlatının türü konusundaki görüşlere yer verilerek tezkire nüshalarından hareketle Satuk Buğra Han'ın destan türünden menkıbe türüne geçişin ilk örneği olarak kabul edilmesinin gerekliliği ileri sürülmüştür. İkinci bölümde, tarafımızca günümüz Türkçesine aktarılan Paris nüshasının tamamı ve daha önce araştırmacılarca ele alınan diğer nüshalardaki Satuk Buğra Han ile ilgili kısımlar dikkate alınarak, anlatı kültürel değişim kavramı çerçevesinde mukayeseli bir şekilde incelenmiştir. Böylece, Orta Asya'da hâkim tasavvufi akım Üveysîlik'in etkisiyle Satuk Buğra Han'ın tarihî ve menkıbevi kişiliğine dair söylencelerin Tezkire-i Üveysîye adı verilen eserlere sonradan dâhil edildiği görülmüştür. Öyle ki, Satuk Buğra Han'ın şöhretinden dolayı, tezkirenin adının da zamanla Tezkire-i Üveysîye'den Tezkire-i Satuk Buğra Han'a evrilerek anlatının tezkirecilik geleneğiyle ve Satuk Buğra Han'ın da Üveysî olduğu kabulüyle günümüze aktarıldığı savı ileri sürülmüştür. İlaveten, tezkire ve nüshalardaki töre ve motifler, kültürel değişim bağlamında incelenmiştir. Motifler, Stith Thompson'un Motif Index adlı yapıtından hareketle değerlendirilmiştir. Burada hem Türk töresine dair unsurların İslamiyet'in etkisiyle senkretik bir doku oluşturduğu hem de İslamiyet'ten önceki destani motiflerin İslamiyet'in etkiyle kompleks bir yapıya bürünerek menkıbevi hüviyet kazandığı tespit edilmiştir. Üçüncü bölümde ise günümüz toplumsal belleğinde Satuk Buğra Han'ın kültürel değişimde nasıl bir imgelem oluşturduğu MEB müfredatı, ad verme geleneği, mekân, yemek ve edebî eserler üzerinden sorgulanmıştır. Bunun neticesinde, Satuk Buğra Han'ın toplumsal bellekte anlatı ve görsel bir metne gönderme yapmadığı fakat Türk-İslam ülküsünü ifade eden ortak ideolojik bir çağrışımla imgelem oluşturduğu tespit edilmiştir. Halk arasında alperen tipinin ilk temsilcisi olarak nitelenen Satuk Buğra Han'a dair halk hafızasında görsel bir çağrışımın olmadığı fakat ortak görsel bir imgelemin tasvir edildiği görülmüştür. Bu araştırma, hem metin merkezli disiplinler arası çalışmalara hem de popüler kültür çalışmalarına yönelen araştırmacılara halk bilimi perspektifiyle yeni ve çok yönlü bakış açıları sunmanın yanı sıra halk edebiyatının yazılı kaynaklarından olan menkıbelerin halk bilimsel yöntemlerle incelenmesinin gerekliliğini ve önemini de ortaya koymaktadır.