ANTİEPİLEPTİK OLARAK VALPROİK ASİT VEYA KARBAMAZEPİN KULLANAN HASTALARDA NEFROTOKSİSİTENİN BELİRLENMESİ ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI


Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2010

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: CENGİZ HAVALI

Danışman: KIVILCIM GÜCÜYENER

Özet:

Epilepsi çocukluk çağının sık görülen kronik nörolojik hastalıklarından biri olup tedavisinde bir ya da birkaç AEİ en az iki yıl bazense ömür boyu kullanılır. Birçok ilaçta olduğu gibi AEİ ile de birçok organ sistemi üzerinde çeşitli yan etkiler ortaya çıkabilmektedir. Fakat AEİ‟lerin renal yan etkileri son zamanlarda gündeme gelmeye başlamıştır. Sık kullanılan ilaçlar arasında olmaları nedeniyle VPA ve KBZ‟nin nefrotoksisitesi açısından çeşitli çalışmalar yayımlanmış ve özellikle tübülotoksik olduklarına dair bulgulara ulaşılmıştır. Glomerüler hasarlanma açısından önemli olan belirteçlerden birisi GFH ölçümüdür. GFH tespitinde altın standart yöntem radyonüklid maddeler (inülin, iotalamate, EDTA, DTPA) kullanılarak yapılan çalışmalardır. 24 saatlik idrarda CrCl ile ve Cr değerine dayalı pratikte kullanılan formüllerle hesaplanan GFH ölçümleri klinikte sık kullanılan yöntemlerdendir. Fakat Cr‟nin birçok faktörden etkilenmesi nedeniyle yerine daha hassas ve güvenilir belirteçler aranmaya başlanmıştır. Sistatin C son yıllarda gündeme gelen ve giderek Cr yerine, daha yüksek duyarlılık özelliği nedeniyle güvenle kullanılabileceğine dair birçok çalışmanın yayımlandığı bir parametredir. Ve tıpkı Cr‟de olduğu gibi GFH saptanmasına yönelik pratik formüller geliştirilmiştir. Tübüler hasar belirteçleri açısından ise yine son yıllarda birçok yeni enzimler ve proteinler keşfedilmiş olup bunlardan birisi tübüler hücre lizozomlarında bulunan NAG enzimidir ki tübüler zedelenme ile idrara normalden fazla miktarda geçmektedir Bu çalışmada en az 3 ay, en fazla 2 yıl öncesinden epilepsi tanısı konarak KBZ (24 hasta) veya VPA (30 hasta) başlanmış olan hastalar çalışmaya dahil edilmiştir. Çalışma başlangıcında ve aynı ilaçla ve klinik tabloyla takibine devam edilen hastalarda üç ay sonrasında serum Cr, sistatin C, spot idrarda İNAG/Cr değerleri saptanmış, Cr, sistatin C ve her ikisininde beraber kullanıldığı üç ayrı formülle GFH değeri tespit edilmiştir. Elde edilen sonuçlarda: serum Cr, sistatin C, hesaplanan GFH değerlerinde anlamlı bir patolojik değer saptanamazken İNAG/Cr düzeylerinin her iki ilaç grubunda kontrol grubuna göre anlamlı derecede artış gösterdiği bulunmuştur. Sonuçta nefrotoksik ilaçlar söz konusu olunca önemli oranda karaciğerde metabolize olan VPA ve KBZ ilk aşamada akla gelmeyen ilaçlardandır. Fakat bu ilaçların, giderek artan sayıda çalışmayla desteklenen ve bu çalışmayla da teyid edilen tübülotoksik etkileri, klinisyenleri artık bu yan etki açısından da dikkatli davranmaya, belli aralıklarla özellikle yüksek dozda ve/veya çoklu ilaç rejimi dahilinde ilaç kullanan ve bilinen herhangi başka bir nefrotoksisite riski ya da renal hassasiyeti olan hastalarda temel böbrek fonksiyon testleriyle kontrole teşvik etmelidir.