SARKOİDOZDA FİBEROPTİK BRONKOSKOPİ TANISAL VERİMLİLİĞİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER


Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2010

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: Hatice Serpil AKTEN

Danışman: NURDAN KÖKTÜRK

Özet:

Sarkoidoz tanısında fiberoptik bronkoskopi (FOB) kolay tolere edilebilir oluşu, alternatiflerine göre daha az invaziv oluşu, birçok farklı alandan örnekleme yapılmasına izin vermesi nedeniyle önemli bir araçtır. Çalışmamızda amacımız, kliniğimizde sarkoidoz tanısı konulan olguların değerlendirmesini yapmak, FOB ile sarkoidoz tanısı konma oranını tespit etmek, FOB sırasında alınan biyopsilerin tanısal verimliliğini etkileyebilecek faktörleri bulmak ve YRBT bulgularının tanı getirisindeki yerini araştırmaktır. Şubat 2000- Ocak 2010 tarihleri arasında Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları kliniğine başvuran ve sarkoidoz tanısı alan hastalar dosya ve radyoloji arşivlerinden tarandı. BT görüntüleri deneyimli bir radyolog tarafından bronkoskopi ve solunum fonksiyon testi sonuçları bilinmeden retrospektif olarak okundu. Toplam 64 olgu çalışmaya dahil edildi. Olgularımızın % 29.7’sini (n=19) erkek ve % 70.3’ünü (n=45) kadın hastalar oluşturmaktaydı. Yaş ortalaması 43.4 ± 11.5 (min-max: 21-67) yıl olarak saptandı. Çalışmaya alınan 64 hastanın 58’ine (% 90.8) FOB yapılmıştı. Bunların % 60.3’üne (n=35) FOB ile tanı konulmuştu. FOB ile TBB yapılan hastalarda tanısal verimlilik % 43.6 saptandı. TBB’nin yapıldığı lobun skoru ile TBB’nin tanısal verimliliğine bakıldığında TBB (+) olgularda TBB (-) olgulara göre lob skorunun istatistiksel anlamlılığa ulaşmasa da daha yüksek olduğu görüldü (1.8 e karşın 1.3, sırasıyla). PB’nin tanısal verimliliğinin anormal bronşial mukoza görünümü ile ilişkili olduğu görüldü. Genel hasta popülasyonunda PB ile tanı oranı % 24.5 çıkarken, anormal mukoza görünümü olan hastalarda bu oran % 84.6’ya çıktı (p=0.000). Hastaların %89’unda (n=57) mediastinal lenf nodu büyüklüğü saptandı. En sık lenf nodu büyüklüğünün olduğu istasyon sağ hiler bölge (% 87.7, n=50) olarak belirlendi. TBİİAB ile tanısal verimlilik % 25.7 saptandı. En çok TBİİAB ile tanı gelen istasyonlar sağ hiler ve subkarinal bölgeler olarak bulundu. TBİİAB ile tanı elde edilen lenf nodlarının ortalama büyüklüğü tanı elde edilemeyenlerinkinden anlamlı olarak daha yüksek bulundu (p=0.007). TBB, PB ve TBİİAB’nin tek başına kullanılmasındansa birlikte kullanılmasıyla tanı oranının arttığı ve en yüksek tanısal verimliliğin her üç tanı yönteminin beraber kullanılmasıyla elde olunduğu görüldü. Ayrıca YRBT’nin tanıda yol gösterici olması açısından gerekli olduğu sonucuna varıldı.