Tip 1 diyabetes mellitus tanılı çocukların başvuru ve izlem özellikleri


Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2017

Öğrenci: ŞULE DEMİR

Danışman: PEYAMİ CİNAZ

Özet:

Dünya Sağlık Örgütü diyabeti, sıklığının giderek artması ve neden olduğu komplikasyonlardan dolayı en önemli sağlık sorunu olarak benimsemiştir[9, 65]. Çocukluk çağında en sık görülen diyabet tipinin T1DM olmasına bağlı olarak hasta profilinin yıllar içerisindeki değişiminin belirlenmesi diyabetin izlemi ve tedavisinde önemli bir husustur. Çalışmamızda T1DM tanısı ile izlenen çocuk ve adölesanların epidemiyolojik özelliklerinin ve farklı zaman aralığındaki verilerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi Çocuk Endokrinoloji Bilim Dalı'nda 1990-2017 yılları arasında T1DM tanısı ile izlenen 631 hasta çalışmaya dahil edilmiştir. Hastalar 1990-2000, 2001-2010 ve 2011-2017 yılları arasında tanı alanlar olmak üzere üç gruba ayrılmıştır. Hastaların cinsiyeti, tanı yaşı, tanı aldığı mevsim, başvuru yakınması, belirtilerin süresi, başvuru anındaki laboratuvar ve fizik muayene bulguları, ketoasidozla başvurma oranı, anne sütü alma öyküsü, ailesinde diyabet öyküsü, T1DM ile ilişkili otoantikorları, eşlik eden diğer otoimmün hastalıkları ve kronik komplikasyonları kaydedilmiştir. Tüm hastaların ortalama tanı yaşı 8,7 yıl saptanmıştır, cinsiyetler arasında anlamlı fark saptanmamıştır (p=0,278). Tanı yaşı dağılımına bakıldığında 0-5 yaş %26,8; 6-10 yaş %36,5; 11-15 yaş %31,6; 15 yaş üstünde %5,1 olmak üzere tanı en sık 6-10 yaş arasında ve pubertal yaş grubunda konulmuştur. T1DM'li hastaların kız/erkek oranı 0,96 bulunmuş, yıllara göre cinsiyet dağılımı açısından anlamlı fark saptanmamıştır (p=0,336). Tanı en sık sonbahar ve kış mevsiminde alınmıştır. En sık başvuru yakınmaları poliüri (%93,1), polidipsi (%94,1) ve kilo kaybı (%58,8) olarak tespit edilmiştir. Yıllara göre poliüri, poldipsi ve kilo kaybı açısından fark olmayıp, noktüride anlamlı artış izlenmiştir (p=0,035). Tüm hastaların başvuruda VKİ sds ortalaması -0,5, dehidratasyon derecesi %63,7 oranında orta-ağır, kussmaul solunum %15,9, bilinç düzeyi değişikliği %7,9 olarak tespit edilmiştir. Tüm hastaların ailede diyabet öyküsüne bakıldığında T1DM %15,7, T2DM %53,6, tip 1 ve tip 2 DM %58,2 oranında saptanmıştır. Hastaların tanı anında %41,7 DKA, %29,7 sadece hiperglisemi, % 22,0 ketoz ile başvurusu mevcuttur. Ailede T1DM öyküsü olan hastalarda başvuruda DKA oranı anlamlı olarak az bulunmuştur (p=0,001). DKA ile başvuran hastaların cinsiyetleri arasında anlamlı farklılık görülmemiştir. DKA tedavisi alan hastalarda ağızdan almaya başlama ortalama süresi 10,7 saat olarak tespit edilmiştir, yıllar içerisinde değişiklik izlenmemiştir. Tüm hastalarda DKA tekrarlama oranı %12,9 olup, yıllara göre değerlendirildiğinde azalma izlenmiştir (p<0,001). DKA tekrarlama oranı cinsiyetlere göre değerlendirildiğinde ise kız hastalarda erkek hastalara göre anlamlı olarak fazla saptanmıştır (p=0,001). Hashimato Hastalığı %20,4, Çölyak Hastalığı %5,6, nefropati %9,6, retinopati ve nöropati ise %0,9 oranında izlenmiştir. Tüm olguların %13,2'sine insülin pompa tedavisi uygulanmıştır. Sonuç olarak; T1DM'nin küçük yaşlarda ortaya çıktığı, hastaların en çok kış ve sonbahar aylarında tanı aldığı, tanı yaşının 6-10 yaş ve pubertal yaş grubunda zirve yaptığı görüldü. T1DM'li olguların %41,7'si tanıda DKA ile başvurdu. Bu çalışma, hastanemize başvuran olguları içermektedir bu bağlamda T1DM epidemiyolojisi hakkında yeterli bilgiye sahip olmak adına ülke çapında yapılacak geniş kapsamlı çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.