Gündem kurma perspektifinden algı yönlendirme: Alkol düzenlemesi yasası örneği


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2013

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: Esra Bozkanat

Açık Arşiv Koleksiyonu: AVESİS Açık Erişim Koleksiyonu

Özet:

Günümüzde Medya artık dördüncü güç olarak kabul edilmekte ve bu gücü kitleler üzerindeki etkisinden almaktadır. Kitle iletişim araçları sayesinde medya, kitleleri etkilemekte, yönlendirmekte, gündemlerini belirlemekte ve algılarını organize etmektedir. Önemli bir kitle iletişim aracı olarak değerlendirilen gazeteler, günde milyonlarca okuyucuyla buluşmaktadır. Gazetelerin temel misyonu halkı bilgilendirmektir. Köşe yazılarının bilgi vermesinin ötesindeki önemi ise, köşe yazıları aracılığıyla insanların bir konu hakkındaki fikirlerini şekillendirdiği ve yeniden inşa ettiğidir. Chomsky'ye göre bu bilgilendirmede, haberleri birinci derecede belirleyen güç odakları vardır. Bu odaklar, haber içeriğinden, kelimelerin seçime, neyin ön planda tutulup, neyin arka planda kalacağına dek her şeye karar vermektedir. Bu bağlamda gazetelerin haber vermekten çok algıları organize ettikleri söylenebilir. Alkol yasası farklı ideolojiler tarafından, farklı argümanlarla değerlendirilmiş bir konudur. Burada amaç köşe yazılarının ait olduğu ideoloji çerçevesinde konuyu ele alması ve okuyucunun algısını bu doğrultuda yönlendirme eğilimidir. Bu bağlamda tarafsızlık konusuna da eleştiri yapılmakta ve tarafsızlığın iyi ya da kötü olup olmadığından ziyade mümkün olup olmadığı üzerinedir. Çalışma için Türkiye'de yayın yapan gazetelerden üçü seçilmiştir. Bu gazeteler; Cumhuriyet, Zaman ve Milliyet'tir. Yapılan içerik analizleri neticesinde gazetelerin tek yönlü sunuma ağırlık verdikleri görülmektedir. Bu bağlamda gazetelerin kendi ideolojilerinden hareketle, kanaatlerini okuyucuda inşa etmek için kelime seçimlerini yaptıkları görülmektedir. Buradan hareketle tarafsızlık konusu da kendi içine bir sonuca varmış ve kitle iletişim araçlarının ve içinde bulunduğu sosyolojik ve ekonomik bağlamlar dikkate alındığında bunun mümkün olmadığı anlaşılmıştır.