Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık
Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Türkiye
Tezin Onay Tarihi: 2014
Öğrenci: ARZU ALKAN
Danışman: OSMAN KURUKAHVECİOĞLU
Özet:Mamografik taramanın artması ile in situ kanser insidansında dramatik bir artış görülmüştür. Kemoradyoterapideki gelişmeler bu hastalarda tedavinin meme koruyucu cerrahi lehine dönmesini sağlamıştır. Ancak aksiller değerlendirme ile ilgili net bir fikir birliği yoktur. SLNÖ rutin mi yoksa tanımlanacak yüksek riskli DKİS grubuna mı yapılmalıdır? Bu çalışmanın amacı kliniğimizde SLNÖ yapılan DKİS'li hastalarda lenf nodu (LN) metastaz oranının ve metastaz açısından prediktif faktörlerin değerlendirilmesidir. Çalışmada kliniğimizde 2003 Ocak- 2013 Aralık tarihleri arasında DKİS nedeniyle opere edilmiş hastaların kayıtları retrospektif olarak incelendi ve SLNÖ yapılan hastalar dahil edildi. Hastalarda yaş, tümör boyutu, komedonekroz varlığı, grade, eşlik eden mikroinvaziv komponent varlığı, LN metastazı olup olmadığı kaydedildi. 1 erkek, 46 kadın toplam 47 hasta değerlendirildi. Hastaların %8,5'inde LN metastazı saptandı. Metastaz saptanan hastaların 1'inde komedonekroz, 3 hastada (%75) eşlik eden mikroinvaziv komponent vardı. Mikroinvaziv komponentin eşlik ettiği DKİS hastalarında metastaz oranı %18,75, pür DKİS'li hastalarda ise %3 olarak bulundu. Daha önceki çalışmalarda prediktif olarak belirtilen; yaş, boyut, grade, komedonekroz ve mikroinvaziv komponent varlığı ile lenf nodu metastazı arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki görülmedi. Sonuç olarak; pür DKİS'li hastalarda düşük aksiller lenf nodu metaztaz oranları olması nedeniyle rutin SLNÖ yapılmamalıdır. DKİS'li hastalarda mikroinvaziv komponent varlığı aksiller lenf nodu metastazı açısından oldukça önemli olup bu hasta grubuna SLNÖ yapılmalıdır. Mikroinvaziv komponent görülme ihtimalini arttıran faktörlerin belirlenmesi açısından daha geniş hasta grubu gerekmektedir.