Doğum yapmak üzere başvuran sağlıklı gebelerden doğum sırasında alınan amniyon mayi ve kord kanı örneklerinde tiroid hormon düzeylerinin karşılaştırılması


Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2018

Öğrenci: ULYA ÜSKENT

Danışman: MEHMET ZEKİ TANER

Özet:

Fetal tiroid hastalıklarının tanı ve yönetiminde gold-standart metot olarak kabul edilen fetal kan örneklemesi, pratik ve tekrarlanabilir bir yöntem olmamanın dıĢında fetal bradikardi, fetal kanama ve fetal ölüm gibi ciddi birtakım riskleri de söz konusudur. Diğer taraftan, tekniği daha basit ve fetal riskleri daha az olan amniyosentezin, fetal fonksiyonu değerlendirmede kordosenteze alternatif bir metot olarak kullanılıp kullanılamayacağı tartıĢma konusudur. 60 Bu çalıĢmada, fetal tiroid fonksiyonu yansıtması açısından amniyon mayiden yapılan ölçümlerin (TSH, sT4, sT3) güvenilirliği konusunda tahmin üretmek amacıyla doğum sırasında alınan kord kanı ve amniyon mayi örnekleri tiroid hormon düzeyleri açısından karĢılaĢtırılmıĢ ve aralarındaki korelasyon durumu ortaya konulmuĢtur. Maternal etkinin araĢtırılması için, ayrıca, gebelerden kan alınarak tiroid hormon düzeyleri çalıĢılmıĢtır. Sağlıklı fetuslara sahip, spontan veya indüklenmiĢ normal doğum ve sezeryan ile doğum yapmak üzere kliniğimize baĢvuran 18-45 yaĢ aralığındaki 80 sağlıklı gebe, çalıĢmaya dahil edilmiĢtir. IUGR, EMR, preeklampsi, anti-TPO ve anti-Tg antikor pozitifliği, maternal ya da fetal tiroid hastalığı, ilaç kullanımı, fetal distress ve fetal anomali varlığında gönüllüler çalıĢmadan dıĢlanmıĢtır. ÇalıĢmadaki gebeler (n=80), doğum sırasındaki gestasyonel haftaları, doğum Ģekilleri ve tekil/ikizlik durumlarına göre sınıflandırılmıĢtır. ÇalıĢmadaki gebeler, 34-37 hafta arasında normal doğum yapan tekil gebeler (n=16); 34-37 hafta arasında sezaryen ile doğum yapan tekil gebeler (n=16); ≥37 haftada normal doğum yapan tekil gebeler (n=16); ≥37 haftada sezaryen ile doğum yapan tekil gebeler (n=16); ≥34 haftada sezaryen ile doğum yapan ikiz gebeler (n=16) (fetus sayısı=32) Ģeklinde toplam 5 gruba ayrılmıĢtır. Amniyon mayi örnekleri, sezeryan ve normal doğumda amniyotomi sırasında toplanmıĢtır. Her biri 10 cc lik steril enjektöre alınan örnekler, laboratuarda TSH, sT4, sT3 düzeyleri açısından analiz edilmiĢtir. ÇalıĢmamızda, tiroid hormon düzeyleri ile yenidoğan cinsiyetleri veya doğum kiloları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir iliĢki saptanmamıĢtır. Yine, maternal yaĢ ve maternal tiroid hormonları veya kord kanı TSH düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir iliĢki saptanmamıĢtır. ÇalıĢmaya dahil edilen gruplar total olarak incelendiğinde, maternal TSH ile kord kanı TSH arasında korelasyon izlenmemiĢtir. Bu durum, TSH ın transplasental geçiĢinin kısıtlı olması ile açıklanabilir. Maternal TSH ile amniyon mayi TSH değerleri arasında ≥37 haftalık NSVYD yapan gebelerde pozitif iliĢki görülmüĢtür. Amniyon mayi TSH düzeylerine maternal TSH katkısının olabileceği ve bu katkının terme kadar farkedilmeyip süreç içerisinde termde belirginleĢebileceği veya doğum eylemi ile iliĢkili olarak artabileceği düĢünülmüĢtür. ÇalıĢmamızda, maternal serum ve amniyon mayi sT4 değerleri arasında korelasyonel 61 iliĢki bulunmamıĢtır. Korelasyon sonuçları, amniyon mayi sT4 düzeyinin maternal tiroid fonksiyondan ziyade fetal fonksiyon ile iliĢkisine iĢaret etse de, amniyon mayi sT4 ve kord kanı sT4 arasında totalde gösterilen pozitif korelasyon alt gruplarda gösterilememiĢtir. Yine, kord kanı ve amniyon mayi sT3 değerleri arasında anlamlı korelasyon saptanmamıĢtır. Ġkiz gebeliklerin kendi içerisindeki değerlendirmede, kord kanı ve amniyon mayi tiroid hormon düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir korelasyon saptanmamıĢtır. Fetal tiroid hastalıklarının tanı ve yönetiminde gold-standart metot olarak kabul edilen fetal kan örneklemesi, pratik ve tekrarlanabilir bir yöntem olmamanın dışında fetal bradikardi, fetal kanama ve fetal ölüm gibi ciddi birtakım riskleri de söz konusudur. Diğer taraftan, tekniği daha basit ve fetal riskleri daha az olan amniyosentezin, fetal fonksiyonu değerlendirmede kordosenteze alternatif bir metot olarak kullanılıp kullanılamayacağı tartışma konusudur.Bu çalışmada, fetal tiroid fonksiyonu yansıtması açısından amniyon mayiden yapılan ölçümlerin (TSH, sT4, sT3) güvenilirliği konusunda tahmin üretmek amacıyla doğum sırasında alınan kord kanı ve amniyon mayi örnekleri tiroid hormon düzeyleri açısından karşılaştırılmış ve aralarındaki korelasyon durumu ortaya konulmuştur. Maternal etkinin araştırılması için, ayrıca, gebelerden kan alınarak tiroid hormon düzeyleri çalışılmıştır. Sağlıklı fetuslara sahip, spontan veya indüklenmiş normal doğum ve sezeryan ile doğum yapmak üzere kliniğimize başvuran 18-45 yaş aralığındaki 80 sağlıklı gebe, çalışmaya dahil edilmiştir. IUGR, EMR, preeklampsi, anti-TPO ve anti-Tg antikor pozitifliği, maternal ya da fetal tiroid hastalığı, ilaç kullanımı, fetal distress ve fetal anomali varlığında gönüllüler çalışmadan dışlanmıştır. Çalışmadaki gebeler (n=80), doğum sırasındaki gestasyonel haftaları, doğum şekilleri ve tekil/ikizlik durumlarına göre sınıflandırılmıştır. Çalışmadaki gebeler, 34-37 hafta arasında normal doğum yapan tekil gebeler (n=16); 34-37 hafta arasında sezaryen ile doğum yapan tekil gebeler (n=16); ≥37 haftada normal doğum yapan tekil gebeler (n=16); ≥37 haftada sezaryen ile doğum yapan tekil gebeler (n=16); ≥34 haftada sezaryen ile doğum yapan ikiz gebeler (n=16) (fetus sayısı=32) şeklinde toplam 5 gruba ayrılmıştır. Amniyon mayi örnekleri, sezeryan ve normal doğumda amniyotomi sırasında toplanmıştır. Her biri 10 cc lik steril enjektöre alınan örnekler, laboratuarda TSH, sT4, sT3 düzeyleri açısından analiz edilmiştir. Çalışmamızda, tiroid hormon düzeyleri ile yenidoğan cinsiyetleri veya doğum kiloları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptanmamıştır. Yine, maternal yaş ve maternal tiroid hormonları veya kord kanı TSH düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptanmamıştır. Çalışmaya dahil edilen gruplar total olarak incelendiğinde, maternal TSH ile kord kanı TSH arasında korelasyon izlenmemiştir. Bu durum, TSH ın transplasental geçişinin kısıtlı olması ile açıklanabilir. Maternal TSH ile amniyon mayi TSH değerleri arasında ≥37 haftalık NSVYD yapan gebelerde pozitif ilişki görülmüştür. Amniyon mayi TSH düzeylerine maternal TSH katkısının olabileceği ve bu katkının terme kadar farkedilmeyip süreç içerisinde termde belirginleşebileceği veya doğum eylemi ile ilişkili olarak artabileceği düşünülmüştür. Çalışmamızda, maternal serum ve amniyon mayi sT4 değerleri arasında korelasyonel ilişki bulunmamıştır. Korelasyon sonuçları, amniyon mayi sT4 düzeyinin maternal tiroid fonksiyondan ziyade fetal fonksiyon ile ilişkisine işaret etse de, amniyon mayi sT4 ve kord kanı sT4 arasında totalde gösterilen pozitif korelasyon alt gruplarda gösterilememiştir. Yine, kord kanı ve amniyon mayi sT3 değerleri arasında anlamlı korelasyon saptanmamıştır. Ġkiz gebeliklerin kendi içerisindeki değerlendirmede, kord kanı ve amniyon mayi tiroid hormon düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir korelasyon saptanmamıştır. Çalışma sonucunda, tekil ve ikiz gebelikler için amniyon mayi ve kord kanı tiroid hormon değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı korelasyon saptanmaması, fetal tiroid fonksiyon tayininde amniyon mayi TSH, sT4, sT3 ölçümlerinin kullanışlı olmadığına işaret eder. Ancak, çalışmamıza erken preterm haftalar dahil edilememiştir. Bu nedenle, örnek hacminin genişletilerek tekil ve ikiz gebeliklerin alt hafta klasifikasyonlarına ayrıldığı, özellikle erken preterm haftaların dahil edildiği, geniş zamanlı ve çok merkezli yapılacak, amniyon mayi tiroid hormon düzeylerinin değerlendirmesine yönelik kohort çalışmaları ile korelasyonel analizlerin tekrarlanmasına halen ihtiyaç vardır.