RADYOFREKANS VE ELEKTROKOTER CİHAZI İLE YAPILACAK İNSİZYONLARIN, KONVANSİYONEL BİSTÜRİ İNSİZYONLARI İLE İMMÜNOHİSTOKİMYASAL VE HİSTOPATOLOJİK OLARAK KARSILASTIRILMASI


Tezin Türü: Doktora

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2008

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: Zafer Burak HASAR

Danışman: NURDAN ÖZMERİÇ KURTULUŞ

Özet:

Cerrahi sırasında yumusak doku insizyonları için birçok enstrümandan faydalanılmaktadır. Bunlar arasında konvansiyonel bistüriler, cerrahi operasyonlarda yıllarca en fazla kullanılan enstrümanların basında gelmektedir. Bu yüzdendir ki; konvansiyonel bistürilerin kullanımları hakkında klinisyenlerde yerlesik bir tecrübe olusmustur. Konvansiyonel bistüriler; kullanım kolaylıkları ile birlikte, tam bir insizyon saglama kapasitesine sahiptirler. Dolayısıyla cerrahinin basarıya ulasmasında klinisyenlere katkısı büyüktür. Bunun yanı sıra; çevre dokulara zararlı olan yan ısı olusturmamaları, düsük maliyetli olusları ve dokuya yapısmak gibi bir özelliklerinin olmaması, konvansiyonel bistürileri cerrahi operasyonlarda en çok tercih edilen enstrümanlar haline getirmistir. Ancak konvansiyonel bistüriler, cerrahi sırasında olusan kanama kontrolü problemleri (hemostaz) konusunda yeterli degillerdir. Kullanımları sırasında neden oldukları kanama, klinisyenlerin operasyon sahasını zaman zaman net bir sekilde görmesine engel olabilmektedir. Zaman zaman cerrahi operasyonlarda, uygulanan kesi islemleri sonrası dokuların koagüle olması istenmekte ve böylelikle bölgede kanama olmaması için bir tıkaç olusturma gereksinimi dogmaktadır. Buna ek olarak; majör cerrahi operasyonlar sırasında sebep olabilecekleri damarsal yaralanmalar ve asırı kanama, cerrahinin basarısını olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Bununla beraber; hacmi ufak dokuların eksizyonu, konvansiyonel bistüriler tarafından verimli bir sekilde yapılamamaktadır. Çünkü kullanımları sırasında etkin olabilmeleri için, klinisyenin konvansiyonel bistürilere destek olusturacak bir yerden yada bir dokudan faydalanması gerekmektedir. Buna ek olarak; yumusak doku yüzeyinin daima nemli ve kaygan oldugu dikkate alınmadıgında, konvansiyonel bistürilerin istenmeyen kesi ve doku ezilmelerine sebebiyet verebildigi bildirilmistir. 102 Bu nedenle arastırmacılar konvansiyonel bistürilere alternatif olusturacak metotlar üzerinde çalısmalar yapmıslardır. Bu metotların basında elektrocerrahi ve lazerler gelmektedir. Çok az da olsa arastırılan bir diger metot radyocerrahi metodudur. Bu çalısmada konvansiyonel bistüriler, elektrocerrahi ve radyocerrahi metotları ile genel olarak yara iyilesmesi ve enstrüman performansı açısından karsılastırılmıslardır. Çalısmamızda karsılastırılan bu 3 metot arasında, yara iyilesmesi ve enflamatuar reaksiyon olusturma potansiyeli açısından anlamlı bir fark bulunamamıstır. Enstrüman performansı açısından bakıldıgında ise her 3 metodun kendine özgü bir takım özellikleri ön plana çıkmaktadır. Buna göre; • Elektrocerrahi metodunun, hemostaz açısından diger metotlara göre oldukça üstün bir performansa sahip oldugu, • Doku yapısması ve doku etkisi(doku koagülasyonu) açısından yapılan degerlendirmelerde, konvansiyonel bistürilerin diger cerrahi metotlara göre daha üstün oldugu, • Radyocerrahi metodunun bistüri insizyonlarına göre sadece hemostaz açısından daha üstün oldugu, ancak bu konuda elektrocerrahi kadar basarılı olamadıgı, • Cerrahi operasyonlarda istenmeyen stres ve yan ısı olusturma konusunda konvansiyonel bistürilerin diger cerrahi metotlara göre daha avantajlı oldugu, ancak bu avantajın çalısmamızda istatistiksel bir anlam kazanmadıgı sonucuna varılmıstır.