Talasemi taşıyıcısı çocuklarda genotoksisite ve sitotoksisitenin sitom yöntemiyle değerlendirilmesi


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2016

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: EZGİ ÖZEL BABACANOĞLU

Danışman: Gonca Çakmak

Özet:

Kalıtsal hemoglobin bozukluklarından biri olan talaseminin, en sık görülen türü beta talasemidir. Beta talasemi majör bireylerle yapılan çalışmalarda genotoksisite riskinde artış gösterilmiştir. Ancak günümüze dek beta talasemi minör (BT minör) bireyler ile yapılmış genotoksisite riskinin değerlendirildiği kapsamlı bir çalışma bulunmamakta ve yapılmış çalışmaların sonuçlarından yeterli bilgi sağlanamamaktadır. Çalışmamızda BT minör çocuklardaki genotoksisite riskinin aydınlatılması amaçlanmıştır. Genotoksisitenin kanser gelişiminde ara bir basamak olduğu bilinmektedir. Çocukluk çağında olası bir riskin saptanması, gelecekte kanser oluşumunu engellemeye yönelik önlemlerin alınması için fırsat sağlayacaktır. Çalışma grubunu oluşturan BT minör çocuklar (n=79) ile bu çocukların sağlıklı kardeşleri ya da benzer demografik özelliklerdeki sağlıklı çocuklarda (n=74), geçerlenmiş ve etkin bir yöntem olan sitogenezin durdurulduğu mikroçekirdek yöntemi (SD-MÇ) (sitom yöntemi) kullanılmıştır. MÇ sayısının yanı sıra NT ve NPK sıklıkları belirlenerek, NBİ hesaplanarak sitom analizi gerçekleştirilmiştir. Çalışma tasarımında sadece hastalık etkilerini gösterebilmek için; yaş, cinsiyet, diyet, sigara ve çevresel farklılıklar gibi karıştırıcı faktörler önlenmeye çalışılmış, popülasyon büyüklüğü yeterli genişlikte seçilmiştir. Hematolojik ve biyokimyasal parametreler de incelenerek sitom yöntemi verileri ile ilişkileri araştırılmıştır. Çalışmamız BT minör çocuklarda genotoksisitenin araştırıldığı ve SD-MÇ yönteminin kullanıldığı bilimsel literatürdeki ilk çalışmadır. Çalışmamızda, genotoksisite ve sitotoksisite parametreleri ve oksidatif stres ile ilişkilendirilen biyokimyasal parametreler, BT minör ve sağlıklı çocuklarda benzer bulunmuştur (p>0,05). MÇ sıklığı için bulunan kesim noktasının üstünde MÇ sıklığına sahip BT minör çocukların (%39,2), sağlıklı çocuklardan (%21,6) istatistiksel olarak daha fazla olduğu bulunmuştur (p<0,05). BT minör çocuklar ile sağlıklı çocuklar arasında anlamlı fark gösteren biyokimyasal parametreler ile sitom parametreleri arasındaki anlamlı ilişkiler ise ileride araştırılabilir çalışma konusu olarak düşünülmektedir. Sonuç olarak, çocuklarda BT minör olmak genotoksisite açısından her ne kadar riskli görünmese de, yaşamın ilerleyen yılları ile risk faktörlerinin artması sonucu etkileşimler araştırılmalı, BT minör çocuklar takip edilmelidir. İlk olma özelliğindeki araştırmamızın, yetişkin BT minör bireylerde de tekrarlanmasında yarar vardır.