İşitilen makamı tanımada önem taşıyan faktörler


Tezin Türü: Doktora

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2013

Öğrenci: İLKER DENİZ BAŞUĞUR

Danışman: MEHMET CİHAT CAN

Özet:

Türk Müziği, yüzyıllara dayanan geçmişi, kendine özgü ses sitemi, eğitim-öğretim yöntemleri, repertuarı ve geleneği ile çok geniş bir araştırma alanı sunmaktadır. Bu müziğin yalnızca bir sanat dalı olmaktan öte, eğitim şekli ile kültürel bir aktarım platformu olma özelliği, bu araştırma alanını farklı disiplinlerle birleştirme imkânı da verir. Türk Müziğinde meşk sistemi bilinen en eski eğitim, öğretim yöntemidir. Temelinde güçlü bir hafızaya dayanan bu sistem, nota yazısının henüz günümüzdeki biçimiyle kullanılmadığı dönemlerde etkin bir biçimde uygulanmış, binlerce eser ve bu eserlerin icra üslubunun asırlarca sonraya taşınmasını sağlamıştır. İlerleyen zamanlarda nota sisteminin kullanılmaya başlamasıyla 'hafıza yükü' azalmışsa da nazariyat bilgisi her zaman sistemin en önemli unsurlarından olmuştur. Nazariyatın önemli bir bölümünü oluşturan ve araştırmamızın da merkezinde yer alan 'makam' konusu, yüzyıllardır Türk Müziği nazariyatçılarının üzerinde çalışmalar yürüttüğü bir konudur. Makamın tarifi, makamı oluşturan unsurlar yapılan bu çalışmalar sonucunda şekillenmiştir. Araştırma, Türk Müziği ses sistemi ya da nazariyatındaki uzlaşma ya da fikir ayılıkları üzerine bir çalışma değildir. Odaklanılan nokta tam olarak, 'işitilen makamı tanıma' konusudur. Dinlenilen bir eserin makamını belirlemede hangi faktörlerin yardımcı olduğu ve bu faktörlerin önem dereceleri ortaya konmaya çalışılmıştır. Bu yüzden, araştırmanın Türk Müziği nazariyatı ile ilgili her tür tartışmanın dışında bir çerçevede sürdürülmesine özen gösterilmiştir. Bu açıdan odaklandığımız konu olan, 'makamsal işitme eğitiminin' temel bölümlerinden birisi, işitilen bir makamın tanınmasıdır. İşitilen makamı doğru bir şeklide tanımak aynı zamanda işitme eğitiminde amaca ulaşıldığının önemli göstergelerinden birisidir. Makamsal işitmede makamların nasıl tanındığı konusunda eldeki bilgiler çok az olup, makam tanıma süreci bir kara kutuya benzetilebilir. Bu sürecin aydınlatılması ülkemiz müzik eğitimi bakımından çok önemlidir. Araştırma konusu belirlenirken ülkemizde Türk Müziği eğitimi veren lisans düzeyindeki örgün eğitim kurumlarında 'ön araştırma' niteliğinde bir çalışma yapılmıştır. Bu çalışma sonucunda makamları tanımada teorik ve pratik uygulamaları içeren bir konunun seçilmesi kararlaştırılmıştır. Araştırma alanı ile ilgili literatür taramasından sonra diğer veri toplama araçlarına geçilmiştir. Anket, görüşme ve öğretim uygulamalarının yerinde izlenmesi sonucu problem sahası olarak tespit edilen 'işitilen makamı tanımada etkili olan faktörlerin belirlenmesine' yönelik olarak, Geleneksel Türk Müziği alanında besteci, icracı ya da akademisyen olan uzmanlardan elde edilen bilgiler araştırmanın önemli bir parçasını oluşturmuştur. Son adım olarak ülkemizde Türk Müziği alanında eğitim öğretim faaliyetlerini sürdüren 8 konservatuvarın 3'üncü ve 4'üncü sınıf öğrencilerinin katılımıyla işiterek makam tanımaya yönelik deney uygulaması gerçekleştirilmiştir. Verilerin çözümlenmesi sonucunda, demografik ve müzikal faktörlerin işitilen bir makamı tanımada ne düzeyde etkili olduğu ortaya konmuştur. Ayrıca bu faktörlerin halen almakta oldukları eğitimdeki ağırlıkları da sorgulanmıştır. Bu kapsamda; yaşadıkları bölgelere göre öğrencilerin makam tanımada farklılık gösterdiği, ailesinde müzikle ilgilenen kimselerin olmasının makam tanımada onları daha başarılı kıldığı görülmüştür. Büyükşehirde yaşayanların, daha küçük yerleşim birimlerinde yaşayanlara oranla makamları daha iyi tanıdığı, eğitimini aldıkları, dinledikleri ve icra ettikleri müzik türünün makamları tanıma konusunda ayırıcı birer faktör olduğu ortaya çıkmıştır. Günlük makamsal müzik dinlemeye ve icraya ayrılan zaman miktarının makamları tanıma konusunda önemli bir ölçüt olduğu belirlenmiştir. Ayrıca, öğrencilerin repertuarlarındaki eser sayısının fazlalığı da makamları tanımada etkin bir faktör olarak saptanmıştır. Bu açıdan halen sürdürülmekte olan eğitim ve öğretim uygulamalarına yönelik öneriler ortaya koyulmuştur.