TEDAVİ GÖREN DEPRESYON VE ANKSİYETE BOZUKLUĞU TANILI HASTALARDA OLASI GENOTOKSİK HASARIN BELİRLENMESİ


Tezin Türü: Doktora

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2022

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: SALİH ÖZDEN

Danışman: Deniz Yüzbaşıoğlu

Özet:

Depresyon ve anksiyete günümüzde çok sık ve genellikle birlikte görülen rahatsızlıklardır. Bu çalışmada tedavi gören depresyon ve anksiyete bozukluğu tanılı hastalarda olası genotoksik hasarı belirlemek amacıyla dört farklı genotoksisite testi (Mikronükleus (MN), Kardeş kromatid değişimi (KKD), Kromozomal anormallik (KA) ve komet testleri) ve gerçek zamanlı kantitatif polimeraz zincir reaksiyonu (RT-qPCR) kullanılmıştır. Mental Hastalıkların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı (DSM IV) tanı kriterlerine göre depresyon ve anksiyete bozukluğu tanısı konulan ve farmakolojik tedavi (seçici serotonin geri alım inhibitörleri-SSRI'lar, seçici norepinefrin geri alım inhibitörleriSNRI'lar ve antipsikotikler) alan kırk yedi hasta çalışmaya dahil edilmiştir. Ayrıca yirmi sekiz sağlıklı gönüllü kontrol grubu olarak seçilmiştir. Çalışma sonucunda MN ve KKD frekansında hasta grubu ile kontrol grubu arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmamıştır. KA testinde ve komet testinde ise hasta grubunda kontrole kıyasla istatistiksel olarak anlamlı düzeyde daha yüksek DNA hasarı (p<0,01) ve KA sıklığı olduğu belirlenmiştir. Bununla birlikte nükleer bölünme indeksi (NBİ), replikasyon indeksi (Rİ) ve mitotik indeks (Mİ) sonuçlarında kontrole kıyasla fark olmadığı belirlenmiştir. Hasta grubu ile kontrol grubu kıyaslandığında incelenen tüm gen ifade düzeylerinde (bcl-2, hoxa13, hoxb13 ve cyp1A1) anlamlı fark olmadığı bulunmuştur. Ancak tek veya kombine fluoksetin kullananlarda hoxa13 gen ifade düzeyinin fluoksetin kullanmayan hastalara oranla istatistiksel olarak anlamlı seviyede yüksek olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca KKD testinde ilk tanı alanlar ile tekrarlayan tanı alan hasta grubu kıyaslandığında ilk tanı alan hastalarda KKD frekansının fazla olduğu bulunmuştur. Komet testinde tek ilaç tedavisi alan hastalar ile kombine ilaç tedavisi alanlar kıyaslandığında DNA hasarı tek ilaç kullananlarda yüksek olduğu belirlenmiştir. Bunların dışında hasta grubunda yaş, cinsiyet, ilk veya tekrarlayan tanı, SNRI veya SSRI kullanımı, kombine tedavi veya monoterapi ve fluoksetin kullanımı gibi faktörlerin istatistiksel olarak anlamlı bir farklılığa neden olmadığı bulunmuştur. Bu çalışma, KA ve komet test sonuçlarına göre depresyon ve anksiyete hastalığının ve/veya hastalığın tedavisinin genetik açıdan bir risk faktörü oluşturabileceğini göstermektedir. Hasta grubunun tedavi öncesi ve sonrasında genotoksisite değerlendirmesinin yapılmasıyla daha detaylı sonuçlara ulaşılabileceği düşünülmektedir.

Anahtar Kelimeler : Depresyon, anksiyete, genotoksisite, mikronükleus, kardeş kromatid değişimi, kromozomal anormallik, komet, RT-qPCR.