Tezin Türü: Doktora
Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Türkiye
Tezin Onay Tarihi: 2010
Tezin Dili: Türkçe
Öğrenci: Özcan ERDOĞAN
Açık Arşiv Koleksiyonu: AVESİS Açık Erişim Koleksiyonu
Özet:Dünyada insidans ve yıllık mortalite açısından birinci sırada bulunan meme kanseri ülkemizde de kadınlarda bildirilen kanserler arasında ilk sırada yer almaktadır. Human papillomavirüs (HPV) enfeksiyonu son derece yaygın bir enfeksiyondur. Özellikle serviks kanseri olmak üzere anogenital tümörlerle HPV’nin birlikteliğini gösteren çalışmalar vardır. Bununla beraber HPV enfeksiyonu ve meme kanseri arasındaki korelasyon varlığı açık değildir. Pek çok bağımsız çalışma meme kanserinin etyolojisinde HPV’nin varlığını gösterirken diğer çalışmalarda tam tersini rapor etmişlerdir. Çalışmamızın amacı meme kanserli hastalarda HPV nin varlığının olup olmadığının araştırılmasıdır. 2007 ve Nisan 2010 tarihleri arasında histopatolojik olarak meme kanseri teşhisi almış 60 hasta ve meme kanseri teşhisi almayan 40 hastanın ( 20 fibroadenom, 20 mammoplasti) parafin blok doku örnekleri çalışmamıza alındı. Çalışmaya dahil edilen 93 örneğin 53’ ü çalışma grubunu 40’ı kontrol grubunu oluşturmaktaydı. Çalışma grubunun %13,2 sinde kontrol grubunun ise %5 inde HPV DNA pozitif bulundu. Pozitif bulunan 8 örnekte enfeksiyona sebep olan tek bir HPV tipi, 1 örnekte ise multiple tipler saptandı. HPV DNA pozitif bulunan 9 örneğin 5’inde (%55,5) yüksek riskli tip(HPV16,18), 3’ünde (%33,3) düşük riskli tip(HPV6,84,91) ve 1’inde (%11,1) hem yüksek hem de düşük riskli tip(HPV 6,18) birlikte bulundu. 80 Bütün doku örneklerinden PCR yöntemi ve HPV primerleri kullanılarak DNA ekstrakte edildi ve hibridizasyon yöntemi ile HPV tiplendirmesi yapıldı. Çalışmamızın sonucunda HPV varlığı ile meme kanseri arasındaki ilişki, yapılan diğer çalışmalara oranla daha düşük oranda bulunmuştur. Ayrıca yüksek riskli HPV’ler seksüel yönden aktif olan kadınlarda daha yüksek oranda bulunmuştur. Bölgemizdeki düşük HPV değerinin sosyokültürel özelliklerden kaynaklandığı değerlendirilmiştir. Bununla birlikte yapılacak epidemiyolojik çalışmaların bu bulguları desteklemeye ihtiyacı vardır.