Türkiye Selçukluları zamanında Anadolu'da Ahilik müessesesi


Tezin Türü: Doktora

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2014

Öğrenci: RIFAT İLHAN ÇELİK

Danışman: REFİK TURAN

Özet:

İslâm dünyasında doğup gelişmeye başlayan Fütüvvet Teşkilatı ve Ahilik Müessesesi farklı dönemlerde farklı gelişim süreçlerine sahne olmuştur. Bu gelişim süreçleri içerisinde Fütüvvet Teşkilatı'nın çok zengin ve muhtelif manalarına, manevî temâyüllerine, sosyal hayat görüşlerine değinilmiştir. VII. ve VIII. yüzyıllardaki İslâm dünyasının siyasî sınırlarının gelişimine paralel olarak, sosyal kültürel unsurları da gelişmeye ve dönüşmeye başlamıştır. Bu nispette Fütüvvet Teşkilatı'nın içerisinde Arap kültürüne ek olarak Fars ve Türk kültür unsurları yer almaya başlamıştır. Bu çalışmada Ahilik Müessesesi içerisindeki Türk kültürü unsurlarına, Türk tarihi, edebiyatı ve düşünce tarihinin ilk büyük eserlerinden olan Kutadgu Bilig, Divanü Lûgât-it Türk ve Atabetü'l-Hakâyık adlı eserlerde nasıl işlendiğine geniş bir şekilde değinilmiştir. Bu unsurlar arasında yer alan cömertlik, konukseverlik, tuzekmek hakkı, misafirperverlik, diş kirası, Türk devlet geleneklerinden olan saçı geleneği bu müessesenin en önemli unsurlarıdır.iv Siyasal anlamda Anadolu'da Ahiliğin gelişmesi ve yaygınlaşmasındaki en büyük etken olarak, Türkler'in İslâmiyet'i kabul edip, Ortadoğu'da Büyük Selçuklu Devleti'ni kurmaları ve yoğun gayretleri soncunda Anadolu'yu fethetmeleri gösterilmiştir. Anadolu'da ise Türk toplumunun ve müesseselerinin ilk temelleri XI. yüzyılın ortalarından XIII. yüzyılın ortalarına kadar geçen süreç içerisinde atılmış olduğu görüşü ileri sürülmüştür. Anadolu'da ticaretin ve iktisadî faaliyetlerin gelişimine paralel olarak Ahilik Müessesesi de o nispette güçlenmeye ve yayılmaya başlamıştır. Bunda Selçuklu hükümdarlarının uygulamış oldukları ekonomik politikaların, tüccarların, kervan sahiplerinin ve zanaat sahiplerinin zararlarını karşılayan devlet sigortası sisteminin birinci derecede etkisi olmuştur. İslâm dünyasında Abbasî Halifesi Nâsır Li-dinillâh'ın (Caliph Nasir Li-dinAllah) Fütüvvet Teşkilatı'na girmesi, ona resmî bir hüviyet kazandırarak kurumsallaştırması Fütüvvet Teşkilatı ve Anadolu'daki Ahilik Müessesesi açısından bir dönüm noktası teşkil eder. Zira Halife Nâsır halifeliğini tanıyan ve manevî otoritesini kabul eden meliklere ve emirlere mektup yazarak Fütüvvet Teşkilatı'na girmelerini tavsiye etmiştir. Halife'nin çağrısına İslâm dünyasında birçok hükümdar olumlu yanıt vermişlerdir. Bu hükümdarlar arasında Türkiye Selçuklu hükümdarlarından İzzeddîn Keykâvus ve Alâeddîn Keykubât da vardır. İki Selçuklu hükümdarının birbirlerinin ardısıra resmî olarak Fütüvvet Teşkilatı'na girmeleri ve Halife'nin manevî otoritesini kabul etmelerinden dolayı Ahilik Müessesesi devletin desteği ile yaygınlaşarak güçlenmiştir. Bundan dolayı İslâm dünyasında birçok mutasavvıf ve fütüvvet erbâbı Anadolu'ya gelmiştir. Bunlar arasında meşhur fütüvvet erbâbı Ahi Evran'da vardır. Ahi Evran'la birlikte Ahilik Müessesesi Anadolu'da daha da güçlenip yayılmıştır. Siyasî anlamda Moğollar'rın Anadolu'yu işgalleri enasında siyasî faaliyetleri ve nüfuzları daha da artmıştır. XII ve XIII. yüzyıllarda gelişen ve güçlenen Ahilik Müessesesi Anadolu'da başta iktisadî alanda olmak üzere siyasî, sosyal ve kültürel alanda olmak üzere peçok rol ifa ederek Anadolu'da Türk toplumunu yönlendirmiş ve geliştirmiştir.