Potasyum klorür ile sakrifiye edilen tavşan modelinde kan ve göz içi sıvısının tanısal amaçlı biyokimyasal araştırılması


Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2015

Öğrenci: SERHAT SARI

Danışman: TANER AKAR

Özet:

Ölüm sonrası alınan kandaki potasyum yüksekliği, potasyum zehirlenmesi tanısı koydurmada yetersizdir. Postmortem hemoliz, potasyum miktarının her zaman yüksek çıkmasına neden olacağından potasyum zehirlenmesine bağlı intihar, cinayet ve kazai ölümler gözden kaçıyor olabilir. Gözün, travmalara karşı anatomik yeri itibariyle daha korunaklı olması ve göz içi sıvısının postmortem kontaminasyona ve çürümeye karşı daha dirençli olması nedenleriyle diğer vücut sıvılarına göre, postmortem toksikolojik araştırmalarda kullanılması daha güvenlidir. Çalışmamızda potasyum klorür ile ötenazi yapılan tavşanlarla kontrol grubunun göz içi sıvısı ve kandaki biyokimyasal değişikliklerinin karşılaştırılması, potasyum klorür zehirlenmesinin postmortem tanısının biyokimyasal olarak konulmasında, potasyumun yanısıra kullanılabilecek elektrolitlerin saptanması amaçlanmıştır. Çalışmamızda 12 adet Yeni Zelanda Tavşanı %7.5‟lik KCL intravenöz yavaş infüzyon ile sakrifiye edildi. 10 adet Yeni Zelanda tavşanında kontrol amaçlı ötenazi yapıldı. 1., 4., 8. saat ve 24. saatte göz içi sıvısı, 4. ve 24. saatte kan alındı. Alınan örneklerde, Potasyum (K), Klor (Cl), Kalsiyum (Ca), Sodyum (Na), Magnezyum (Mg), Demir (Fe), Fosfor (P), Üre, kreatinin çalışılmıştır. Çalışmamız vaka grubu ile kontrol grubu karşılaştırıldığında, göz içi sıvısı K konsantrasyonlarının postmortem 1., 8 ve 24. saatlerde, serum K konsantrasyonlarının ise postmortem 4. saatte istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek olduğunu göstermektedir. Postmortem 4. saatteki serum K konsantrasyonunu, göz içi sıvısı K konsantrasyonu postmortem 24. saatte yakalamaktadır. K intoksikasyonunun postmortem tanısında tek başına göz içi sıvısı K konsantrasyonundaki artışın değerlendirilmesi doğru olmayıp, göz içi sıvısı ve serum K konsantrasyonlarının birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir. Serum klor seviyesinde, postmortem dönemde klorun intrasellüler sıvıya geçişi nedeniyle beklenen düşme, postmortem 4. saatte kontrol grubunda normal referans aralığının alt sınırında gerçekleşmiş, vaka grubu ise KCL verilerek öldürüldüklerinden, postmortem 4. saatte serum Cl seviyesinde bir miktar yükselme saptanmıştır. Hızla düşmesi gereken serum klorunun geç postmortem dönemde bile düşmemiş ve normal referans aralıkları arasında kaldığı görülmüş olup bu sonuç eksojen olarak verilen kloru akla getirmektedir. Bu nedenle çalışmamız yapılma amacına uygun şekilde, KCL intoksikasyonu tanısında geç postmortem dönemde, göz içi sıvısı ve serum K konsantrasyonlarına ek olarak, serum Cl konsantrasyonlarının da değerlendirilmesi gerekliliğini ortaya koymuştur.