Akademik Veri Yönetim Sistemi
Tezin Türü: Yüksek Lisans
Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Türkiye
Tezin Onay Tarihi: 2013
Öğrenci: ASLIHAN PEKEL
Danışman: AYMELEK GÖNENÇ
Özet:Çalışmamızda tubal faktör, PKOS, endometriozis ve açıklanamayan infertilite kadın hasta grubunu, infertilite sebebi erkek faktörü olan kadın kontrol grubunu teşkil etmiştir. Çalışma grubunda serum ve foliküler sıvı örneklerinde sFas ve sFasL, MDA, SOD ve TAK düzeyleri ölçüldü. Tubal faktör grubunda foliküler sıvı sFas ve TAK kontrol grubuna göre anlamlı derecede düşük bulunmuştur. PKOS grubunda foliküler sıvı sFas ve TAK kontrol grubuna göre anlamlı derecede düşük bulunurken; foliküler sıvı SOD ve serum TAK yüksek bulunmuştur. Endometriozis grubunda foliküler sıvı SOD ve serum TAK kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek bulunurken; foliküler sıvı TAK düşük bulunmuştur. Açıklanamayan infertilite grubunda serum sFas, foliküler sıvı MDA ve TAK kontrol grubuna göre düşük bulunurken; serum ve foliküler sıvı SOD, serum TAK yüksek bulunmuştur. Tubal faktör grubunda serum sFasL açıklanmayan infertilite grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek bulunurken; foliküler sıvı sFasL ve TAK düşük bulunmuştur. Tubal faktör grubunda foliküler sıvı sFas ve serum TAK endometriozis grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı derecede düşük bulunmuştur. Tubal faktör grubunda foliküler sıvı TAK PKOS grubuna göre anlamlı derecede düşük bulunmuştur. PKOS grubunda foliküler sıvı sFas endometriozis grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı derecede düşük bulunurken; foliküler sıvı TAK anlamlı derecede yüksek bulunmuştur. Açıklanamayan infertilite grubunda serum sFasL ve foliküler sıvı MDA endometriozis grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı derecede düşük bulunurken; foliküler sıvı sFasL ve TAK anlamlı derecede yüksek bulunmuştur. Çalışmamızda infertilitede apopitozun varlığını gösteren azalan serum ve foliküler sıvı sFas düzeyleri ve bozulmuş antioksidan enzim aktivitesi ve antioksidan molekül düzeyleri görülmüştür. Özellikle açıklanamayan infertilitede bu değişiklikler daha dikkat çekicidir.