Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde sosyal devlet olgusu ve sosyal politikalar: 1923-1938


Tezin Türü: Doktora

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2012

Öğrenci: TUĞBA BELENLİ

Danışman: NECDET HAYTA

Özet:

Bu tezde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde 1923-1938 yılları arasında sosyal devlet olgusunun nasıl algılandığı ve uygulanan sosyal politikaların çerçevesi tespit edilmeye çalışılmıştır. Tez çalışmasının birinci bölümünde, devlet ve sosyal devlet kavramlarının tanımları ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne kadar olan Türk Devletlerinde görülen sosyal devlet anlayışı ve uygulamalarından bahsedilmiştir. II. bölüm çiftçilere, III. bölüm işçilere ve IV. bölüm çocuklara yönelik olarak uygulanan sosyal politikaların incelendiği bölümlerdir. V. bölümde eğitim alanında, VI. bölümde sağlık alanında ve VII. bölümde demiryolu inşası alanında uygulanan sosyal politikalar incelenmiştir. Sosyal politika uygulamak için vergi toplayan ve bunu yeniden dağıtan devletin vergi toplama politikası VIII. bölümde anlatılmıştır. IX. bölüm ise; yangın, sel ve deprem gibi olağanüstü hallerde devlet tarafından takip edilen sosyal politikalara ayrılmıştır. Bu amaç ve kapsamda hazırlanan tez; Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi ve MTA Arşivinden, TBMM'deki zabıt ceridelerinden, dönemin dergi ve gazetelerinden, hükümet programlarından, dönemin yöneticilerinin söylemlerinden ve konuyla ilgili olarak yazılmış tetkik eserlerden faydalanılarak hazırlanmıştır. Bu çalışma ile varılan sonuca göre, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bu dönemdeki sosyal politika uygulamaları tüm halka yöneliktir çünkü halkın tamamı zor durumdadır. Bir öncelikten bahsetmek gerekirse, sonuncusu Kurtuluş Savaşı olmak üzere, uzun yıllardır kesintisiz olarak devam eden savaşlardan doğan ve halkın tümünü etkileyen mağduriyetin giderilmesine önem verilmiştir denilebilir. Türkiye'de sosyal devlet kavramının, Atatürk dönemiyle başladığını söylemek her ne kadar iddialı olsa da, 1923?1938 döneminin Türkiye'de birçok alanda olduğu gibi yöneten-yönetilen ilişkilerinde ve sosyal devlet anlayışının temellerin atılmasında da bir dönüm noktası olduğu kabul edilmelidir.