Fokal segmental glomerülosklerozlu hastalarda klinik seyir, laboratuvar ve prognostik faktörlerin değerlendirilmesi


Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2019

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: ALPER TÜRKEL

Danışman: YASEMİN ERTEN

Özet:

Fokal segmental glomerüloskleroz (FSGS) en sık görülen glomerülonefritlerden bir tanesidir. Hastaların yaklaşık %50’sinde ortalama 10 yılda son dönem böbrek yetmezliği gelişmektedir. Tedavi edilmediğinde spontan remisyon oranı %5-15 civarındadır. Kortikosteroid tedavisi alan hastaların yaklaşık %50-%70’inde tam veya kısmi yanıt alınmaktadır. Çalışmamız Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Nefroloji Bilim Dalında 2008-2018 yılları arasında böbrek biyopsileri ile fokal segmental glomerüloskleroz tanısı almış hastaları kapsayan tek merkezli retrospektif kohort çalışmasıdır. Merkezimizde belirtilen yıllar arasında böbrek biyopsileri ile FSGS tanısı alan 185 hasta değerlendirmeye alındı. 185 hastadan; 125 hastada (%67,6) NOS varyantı, 21 hastada (%11,4) sellüler varyant, 23 hastada (%12,4) kollapsing varyant, 8 hastada (%4,3) tip lezyonu ve 8 hastada (%4,3) perihiler varyant olduğu görüldü. Histolojik tiplerin görülme oranları literatür verileri ile benzerdi. Verileri tam olan ve hastanemizde rutin izlemde olan 57 hasta tedavi yanıtı ve prognostik belirteçler açısından değerlendirildi. Takip eden klinisyenler tarafından 57 hastanın; 41’i primer FSGS, 16’sı sekonder FSGS kabul edilerek takip edilmişti. Bu iki grup karşılaştırıldığında; primer FSGS grubuna göre, sekonder FSGS grubunun daha ileri yaşta tanı aldığı, tanı sırasında saptanan 24 saatlik idrar protein miktarının daha düşük olduğu, VKİ ortalamasının daha yüksek olduğu ve tanı anındaki serum albümin düzeyinin daha yüksek olduğu görüldü. Ayrıca primer FSGS’de nefrotik sendrom ön planda iken, sekonder FSGS nefrotik olmayan klinik tablo ile kendini göstermişti. Primer FSGS tanılı hastalarda kortikosteroid tedavisine yanıt oranı %69,2 olarak bulundu ve literatür verileri ile benzerdi. Primer FSGS tanılı hastalarda tedavi yanıtı olan ve olmayan iki grup arasındaki temel farklar; tedavi yanıtsız grupta daha yüksek proteinüri miktarı ve daha düşük hemoglobin düzeyi olarak gözlendi. Çalışmamızda; proteinürinin şiddeti ve anemi varlığı FSGS tedavi direnci açısından olası risk faktörleri olarak saptandı.