Eksudatif(yaş) tip yaşa bağlı makula dejenerasyonunda anti VEGF tedavi etkinliği'nin genetik polimorfizm ile ilişkisi


Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2013

Öğrenci: BURÇİN KEPEZ YILDIZ

Danışman: ŞENGÜL ÖZDEK

Özet:

Ortalama yaşam süresinin artması ile birlikte ileri yaş hastalıklarının sıklığı da artmaktadır. Bu grup hastalıklardan biri olan yaşa bağlı makula dejenerasyonu (YBMD) gelişmiş ülkelerde 50 yaş üstünde en önemli körlük nedenidir. YBMD, makulada fotoreseptör, retina pigment epiteli, Bruch membran ve muhtemelen koryokapillarisin kronik ve ilerleyici dejeneratif bir hastalığıdır. Geç başlangıçlı kompleks ve multifaktöriyel bir hastalıktır. Hastalığın patogenezinde çok sayıda genetik ve çevresel faktör rol oynar. Son zamanlarda 1q32 kromozomu üzerinde bulunan Kompleman H geninde tespit edilen bir tek nukleotid polimorfizminin (SNP, rs1061170) kodlamada varyasyona sebep olduğu (Y402H) ve bu varyasyonun yaşa bağlı makula dejenerasyonu ile kuvvetli bir ilişkisi olduğu tespit edilmiştir. Türk populasyonundan ise YBMD ve genetik varyasyonları araştıran son derecede kısıtlı sayıda çalışma mevcuttur. Bu çalışmada da KFH ve VEGF gen polimorfizmlerinin YBMD ile ilişkisi ve intravitreal tedaviye cevap üzerine etkisinin araştırılması amaçlanmış, bu amaçla 109 YBMD hastası ve 70 sağlıklı birey kontrol grubu olarak ele alınmıştır. Hasta grubundaki 109 hasta da aylık peşpeşe 3 doz yapılan intravitreal anti VEGF enjeksiyonu sonrası klinik aktivite skorundaki değişime göre `iyi cevap? ve `cevapsız? olarak iki gruba ayrılmıştır. Yapılan genetik analizlerde VEGF rs 2146323 ve rs699947 tek nükleotid polimorfizmlerinin kontrol grubunda ve hasta grubunda benzer dağıldığı dolayısıyla YBMD gelişimi ile ilişkisiz olduğu sonucu ortaya çıkmıştır. KFH Y402H polimorfizmi için ise hasta grupta homozigot normal olan bireyler TT genotipinde 42 hasta iken (%38,5 ) kontrol grubunda yalnızca 11 birey (%15.7) olarak karşımıza çıkmıştır. Yine varyant olan C alel sıklığı kontrol grubunda %45, hasta grubunda se %31,7 oranında saptanmıştır (p: 0,011) Bu durum da Y402H polimorfizminin YBMD için riskten çok koruyucu olabileceğini düşündürmektedir. Genotip fenotip ilişkisini değerlendirmek amacı ile bakılan plazma IL-6 seviyeleri kontrol ve hasta gruplarında birbirlerine benzer oranda saptanırken (kontrol: 18,07 pg/ml, hasta: 22,08pg/ml , p: 0,594) asıl fark tedaviye cevap veren ve tedaviye cevapsız gruplar arasında karşımıza çıkmıştır. Tedaviye cevap grubunda bu değer 27,3 pg/ml olup belirgin daha yüksektir (cevapsız grup: 9,8 pg/ml; p<0,001). Yine hasta grubunda KFH Y402H için homozigot normal genotipte olan bireylerde de IL-6 seviyesi heterozigot ve homozigot varyantlara oranla belirgin yüksek bulunmuştur. (p: 0,013) KFH ve VEGF rs2146323 ve rs699947 tek nükleotid polimorfizmleri hasta grubunda intravitreal anti VEGF tedaviye cevapta görme keskinliğinde artış, OKT `de santral foveal kalınlıktaki değişimler, PED yüksekliğinde azalma ,lezyon boyutunda küçülme, enjeksiyon sayısı, takip süresigibi bir takım klinik parametreler açısından değerlendirildiğinde yalnızca lezyon boyutunda küçülme ile rs699947 AC genotipi olan bireylerde homozigot normal (AA) bireylere göre lezyon boyutunun daha belirgin küçüldüğü saptanmış ancak bu bilginin klinik önemi olmadığı düşünülmüştür. Diğer parametreler açısından ise genotipler arasında herhangi bir farklılık saptanmamıştır. Çalışmamız Türk populasyonunda VEGF rs2146323 ve rs699947 tek nükleotid polimorfizmlerinin YBMD ile ilişkisini ve KFH de dahil olmak üzere bu polimorfizmlerin intravitreal anti VEGF tedaviye cevap ile ilişkisini araştıran ilk çalışma olması açısından önemlidir. Türk populasyonunda genetik varyantların YBMD ile ilişkisini değerlendirmek için artan sayıda çalışmalara ihtiyaç olduğunu düşünmekteyiz.