Primer Hiperparatiroidi Cerrahisinde İntakt Parathormon (İpth) Değerlendirmesi Operasyonun Başarı Oranını Etkiliyor Mu?


Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2021

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: Dr.Farshad NOORĠ

Danışman: Ömer Şakrak

Özet:

GiriĢ: Primer hiperparatiroidi (PHPT) paratiroid bezlerinden bir veya birden fazlasında aĢırı parathormon salınımı sonucunda ortaya çıkan bir durumdur. Bu hormonun kontrolsüz salınımı hiperkalsemi ve ona bağlı birtakım bulgular ve komplikasyonlara sebep olmaktadır. Genel popülasyondaki insidansı %0,1 ile %0,3 arasında olup kadınlarda erkeklerden 4 kat daha sıktır. Ortalama tanı yaĢı 33-63 olarak bildirilmiĢtir. PHPT nin esas tedavisi cerrahidir. Paratiroid bezlerinde anatomik varyasyonları olması nedenyle preoperatif lokalizasyonunun belirlenmesi, ameliyat yaklaĢımı ve baĢarı oranını değiĢtirebilir. Farklı görüntüleme teknikleri ve intakt PTH (i-PTH) çalıĢması gibi yeni yöntemler sayesinde geniĢletilmiĢ ve 4 lokalizasyonu ortaya konan yaklaĢımlar, yerini odaklanmıĢ ameliyatlara bırakmaktadır. Böylece ameliyatın komplikasyonları, süresi ve maliyeti azalmıĢtır. Görüntüleme teknikleri baĢarı oranını arttırmıĢ olsada çoklu bez hastalığı ve guatr gibi bazı durumlarda bu oranda fayda sağlanamayabilir. Ġntakt PTH ölçümü tanımlandıktan sonra farklı cerrahlar tarafından uygulanıp, farklı kriterler adına standardize olmuĢtur. Son yıllarda kliniğimizde, i-PTH ölçümü Maimi kriteri baz alınarak rutin uygulamaya girmiĢtir.
Bu çalıĢmada, i-PTH ölçümünün ameliyat baĢarı oranının üzerine etkili olup olmadığı araĢtırılmıĢtır.
Gereç ve yöntem: ÇalıĢmaya Ocak 2010 ile Eylül 2020 tarihleri arasında, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı‟nda PHPT tanısı ile opere edilen eriĢkin yaĢ grubu toplam 203 hasta dahil edilmiĢtir. Hasta dosyaları retrospektif olarak incelenerek demografik özellikler, preoperatif görüntülemeler ve laboratuvar sonuçları, aynı Ģekilde postoperatif laboratuvar ve patoloji raporlar değerlendirildi. Ġ-PTH bakılmıĢ olan hastalar A grubu ve bakılmayanlar B grubu olarak değerlendirildi. Postoperatif kalsiyum (Ca) yüksekliği devam eden hastalar persistans ve postoperatif 6. aydan sonra ortaya çıkan Ca yüksekliği nüks olarak
kabul edilmiĢtir. Bu iki grup arasında farklı parametreler ve değiĢkenlere bakıldığı gibi, nüks veya persistans oranına da bakılmıĢtır. Nüks veya persistans olmaması ameliyatın baĢarılı olduğunun göstergesidir.
Bulgular: AraĢtırmaya katılan bireylerin yaĢ ortalaması 54,6 (min 20-maks86) ve standart sapma (SS) 12,7 yıl saptanmıĢtır. ÇalıĢma kapsamındaki 203 hastanın 40‟ı (%19,7) erkek ve 163‟ü (%80,3) kadındı. Nüks veya persistans durumu ve hasta yaĢı arasında herhangi bir korelasyon saptanmamıĢtır. Toplam 203 hasta arasında baĢarı oranı %93,6 saptanmıĢtır. A grubunda 91 hastada (%97,8) ve B grubunda 99 hastada (%90) cerrahi baĢarı elde edilmiĢtir. Ġstatistiksel değerlendirmede cerrahinin baĢarı oranı açısında iki grup arasında anlamlı fark saptanmıĢtır (P< ,05).
Sonuç: Primer hiperparatiroidi hastalarda cerrahi yöntemlerin baĢarı oranının artması, ileri görüntüleme tetkikleri ve intraoperatif PTH çalıĢması sayesinde gerçekleĢebilir. Ġntraoperatif PTH çalıĢması ameliyatın baĢarı oranının anlamlı düzeyde arttırmaktadır. Böylece nüks veya persistan vaka sayısı ve ona bağlı ikinci operasyon sayısı azalmakta olup ikinci ameliyatların doğabilecek komplikasyonlarının önüne geçilebilecektir.
Anahtar Kelimeler: Primer Hiperparatiroidizm (PHPT), Ġntraoperatif Paratiroid Hormon(i-PTH ), Paratiroidektomi