Akut Egzersize Dayalı Kas Hasarının Sigara Kullanımı Açısından İncelenmesi


Tezin Türü: Doktora

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2016

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: Gökhan İpekoğlu

Danışman: ÖMER ŞENEL

Özet:

Bu çalışma, akut egzersize dayalı kas hasarının sigara kullanımı açısından incelenmesini amaçlamaktadır. Çalışma 17 antrenmansız erkek gönüllü denek ile gerçekleştirildi. Sigara içen 8 (28,44 ± 3,94 yıl, 175,45 ± 4,70 cm, 71,12 ± 5,61 kg ) denekten düzenli olarak en az beş yıl boyunca sigara kullanma ve düzenli olarak egzersiz yapmama kriteri istenirken, sigara içmeyen 9 (29,62 ± 3,46 yıl, 173,87 ± 3,96 cm, 73,11 ± 6,95 kg ) denekten hayatı boyunca hiç sigara kullanmama ve düzenli olarak egzersiz yapmama kriteri istendi. Sigara içen ve içmeyen gruplara 40 dakika süresince aralıksız devam eden, maksimal kalp atım seviyelerinin %70 ine denk gelen egzersiz şiddetinde bir dayanıklılık egzersizi yaptırıldı. Deneklerin serum kreatin kinaz(CK), kreatin kinaz-myokart bant(CK-MB), troponin-T(TRO) ve miyoglobin(MYB) seviyelerini belirlemek için; egzersizden önce(EÖ), egzersizden hemen sonra(ES), egzersizden 2 saat sonra(2s) ve egzersizden 24 saat sonra(24s) olmak üzere 4 kez ön kollarından 15 cc venöz kan örneği alındı. Sigara içenlerin gruplararası karşılaştırmada serum CK, MYB ve TRO değerleri içmeyenlere oranla istatistiksel olarak anlamlı düzeyde daha yüksek bulundu(p<0,05).Sigara içen ve içmeyen deneklerin bütün süreçlerdeki LDH ve CK-MB değerlerinde istatistiksel olarak anlamlılık bulunamadı(p>0,05). Sonuç olarak LDH ve CK-MB parametreleri dışında gerek iskelet gerek kalp kasında sigara içmenin egzersiz kaynaklı hasar seviyesini yükselttiği ve sigara içenlerin toparlanma sürelerini sigara içmeyenlere göre daha da uzattığı söylenebilir. Bu sonuçların sigara kullanan sporcuların çalışma ve toparlanma sürelerini bu doğrultuda yapabilmelerine katkı sağlayabilir. Ayrıca sigara içmenin egzersize bağlı kalp ve iskelet kas hasarını arttırması, hem egzersiz esnasında hem de günlük yaşantıda kardiyovasküler hastalıklara neden olma riskini arttırabileceği düşünülmektedir.