Tekrar ve D-gen havuzu: Tabanlıoğlu Mimarlık


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2018

Öğrenci: MERVE AKAY

Danışman: AYSU AKALIN

Özet:

20. yüzyılda, karakteristik üsluplar birliğinin kırılmasıyla başlayan modern dönem, toplumlar üzerinden konuşulan kimlik sorunsalının, bugün, binalar ve mimarları üzerinden konuşulmasına zemin hazırlamıştır. Günümüze kadar devam eden bu süreçte, giderek artan özgürleştirici söylemler ve gelişen teknoloji, ben' kavramının ön plana çıkmasını sağlamış; mimarın kimliğini de bu yönde etkilemiştir. Ancak, 21. yüzyılın en büyük sorunlarından biri haline gelen taklit ve tekrar kavramları, farklı olma arzusu ve yaratıcılığın tetiklenmesinin bir getirisi olarak mimari pratikte yerini almıştır. Mimar, bir taraftan kendi kimliğini oluşturma, bir taraftan da yer ile ilişkilenme ya da kendi bağlamını üretme gayretindedir. Dolayısıyla, bir tasarım yaparken mimar bir başkasından etkilenebilmekte ya da kendini aynen ya da farklılaşarak tekrarlayabilmektedir. Bu çalışmada, mimarın, kimliğini oluşturan değerlerden ya da tutkularından ödün vermek istememesi, Karina Moraes Zarzar'ın d-gen havuzu' olarak tanımladığı kavram ile açıklanmaktadır. Bu bakış açısıyla, Hilda Heynen'in mimarlık mimetik bir disiplindir' söyleminden yola çıkılarak, mimarın genlerinin etkisiyle kurguladığı bağlamsal ilişki, eleman tekrarında Le Corbusier; form tekrarında Santiago Calatrava, Daniel Libeskind, Bjarke Ingels ve malzeme/doku tekrarında Herzog & de Meuron'un gen havuzları üzerinden incelenmiştir. Günümüzde, mimarın, mutasyon(lar) eşliğinde gerçekleştirdiği form tekrarı sıklıkla görülmekle birlikte, özellikle eleman ölçeğinde gerçekleşen tekrara nadiren rastlanmaktadır. Tez kapsamında, Tabanlıoğlu Mimarlık projeleri ve uygulamaları, eleman tekrarı bazında ele alınarak, kanopi ve cephe sistem örnekleri ve mutasyonları, yer ile kurulmaya çalışılan bağlamsal ilişki beraberinde irdelenmiştir. Çalışma, yer ile kurulan diyalogda, bağlamın mimar kimliği üzerindeki etkisini göstermiş; Deleuze'un tekrar, farkı ortaya çıkarmak için bir araçtır' savını doğrulamıştır.