Medikal Tedaviye Dirençli Majör Depresif Bozukluk Tanılı Hastalarda Triptofan, Kinürenin Yolağı Metabolitleri, Bdnf Ve İnflamatuar Belirteçlerin Serum Düzeylerinin Elektrokonvülsif Terapi Ve Tekrarlanan Transkranial Manyetik Stimülasyon Tedavisi Sonrasında Değişiminin Değerlendirilmesi


Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2019

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: Dr. Niyazi Samet Yılmaz

Danışman: NESLİHAN BUKAN

Özet:

Depresyonda monoaminerjik sistem temelli tedavi yaklaşımları belirli bir hasta grubunda başarısız olmaktadır. Tedaviye dirençli hastalarda EKT ve rTMS ile kayda değer başarı elde edilmektedir. Bununla birlikte EKT ve rTMS’nin biyolojik etkileri henüz çok net olarak ortaya konulamamıştır. Tedaviye dirençli depresyonun patogenezinin anlaşılabilmesi ve yeni terapötik ajanların geliştirilebilmesi için EKT ve rTMS gibi etkin tedavilerin depresyon patogenezinde rolü olduğu düşünülen yolaklara etkisini inceleyen çalışmaların yapılması gerekmektedir. Bu nedenle çalışmada, tedaviye dirençli depresyon tanılı hastalarda EKT ve rTMS tedavisinin kinürenin yolağı, inflamasyon ve BDNF üzerine olan etkileri değerlendirilmiştir. Çalışmanın hasta grubu 30 unipolar tedaviye dirençli depresyon tanılı hastadan, sağlıklı kontrol grubu ise 9 kişiden oluşmaktadır. Hastaların sadece farmakoterapi ile izlenmesi, farmakoterapiye ek olarak EKT uygulanması veya farmakoterapiye ek olarak rTMS tedavisi yapılması kararı Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı ve SBÜ Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi 155 Psikiyatri Anabilim Dalı doktorları tarafından çalışmadan ve çalışma dizaynından bağımsız bir şekilde verilmiştir. Çalışma sonucunda kinürenin yolağındaki ACMSD enziminin aktivitesinin tedaviye dirençli depresyon patogenezinde rolü olabileceği ortaya konulmuştur. Çalışma sonucunda EKT’nin etkilerinden birinin akut dönemde inflamasyonu stimüle ederek nöroplastisite ve nörogenezi artırması, uzun dönemde ise inflamasyonu baskılaması olabileceği düşünülmüştür. Bununla birlikte, rTMS tedavisinin anti-inflamatuar etkilere yol açabileceğini gösteren bulgular edinilmiştir. Tedaviye dirençli majör depresif bozukluk hastalarında artmış inflamatuar süreçlerin tedavi yanıtıyla ilişkisinin olabileceği gösterilmiştir. Dirençli depresyonda hastanın mevcut tedavisine ek olarak anti-inflamatuar tedavilerin uygulanmasının hastaların tedavi yanıtı ve remisyon durumunu etkileyip etkilemediğini inceleyen ek çalışmaların yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır. Birtakım biyobelirteçlerin değerlendirilmesinin ardından tedaviye dirençli depresyon hastalarının çeşitli alt gruplara ayrılabileceği ve bu sayede bu alt gruplara özgü farklı tedavi yaklaşımlarının uygulanabileceği düşünülmüştür