Tezin Türü: Yüksek Lisans
Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Türkiye
Tezin Onay Tarihi: 2013
Öğrenci: ALİ HUSSEİN M. AFANDY
Danışman: FUNDA DOĞRUMAN AL
Özet:Leishmaniasis, Dünya Sağlık Örgütü Tropikal Hastalıkları Araştırma Merkezi'nin önemli kabul ettiği altı hastalıktan birisidir. Bu hastalıkta; Visseral Leishmaniasis (VL), Kutanöz Leishmaniasis (KL) ve Mukokütanöz Leishmaniasis (MKL) olmak üzere üç farklı klinik tablo ortaya çıkmaktadır. VL; öldürücü leishmaniasis parazit hastalığı olup, tropikal ve subtropikal bölgelerde görülür. L.donovani Batı Afrika ve Hindistan?da, L.infantum ise Avrupa, Kuzey Afrika ve Latin Amerika?da yaygın suş olarak görülmekte olup, ilaca direncin giderek artması nedeniyle erken tanı, tedavide büyük önem taşımaktadır. VL tanısı zor ve invazivdir. Dalak aspirasyonu tanıda duyarlılığı yüksek olmasına rağmen hayati riski taşımakta, lenf ve kemik iliği aspirasyonu ise invaziv yöntemlerdir. Dünya Sağlık Örgütünün yayınladığı (Leishmaniasis Worldwide and Global Estimates of Its Incidence) raporunda her yılı yaklaşık 0.2 - 0.4 milyon VL vakası rapor edilmektedir. VL vakalarının %10 kadarı ölümle sonuçlanmaktadır. Tahmini olarak yılda 20.000 - 40.000 VL nedeniyle kişi hayatını yitirdiği bildirilmektedir. Çalışmamızda Leishmania infantum (MONI/EP126) suşu ile BALB/C farelerde VL fare modeli oluşturmak ve enfekte farelerdeki enfeksiyonun mikroskobik, kültür ve serolojik olarak ELISA yöntemiyle üç aylık sürede takibinin yapılması amaçlandı. Parazitin farklı promastigot formlarının immun yanıt üzerine etkisi, farelerdeki anti-leishmania IgG yanıtının ELISA yöntemiyle spektrofotometrik olarak saptanan OD düzeylerinin ölçümleriyle yapıldı.Enfektif fare grupları prosiklik promastigot (PP), metasiklik promastigot (MP) ve her iki formu içeren total promastigotlarla (TP) enfekte edildi. Aynı zamanda kontrol grubu olarak sağlıklı fareler kullanıldı. MP ile enfekte edilen grupta Geimsa boyama ve mikrokültür yöntemiyle PP formla enfekte edilen gruba göre daha erken enfeksiyon oluşturduğu tespit edilmiştir. Çalışmamızda aynı anda kan örneklerine uyguladığımız direkt mikroskobinin duyarlılığı %25 - 81.8 mikrokültür yönteminin ise duyarlılığı %72.5 - 100 arasında saptanmıştır. Mikrokültür yöntemi leishmaniasis tanısında kısa sürede sonuçlanan, pratik, güvenilir ve düşük maliyeti olan bir yöntem olup, direk mikroskobik incelemeye ve klasik kültür yöntemine göre daha üstündür. ELISA sonuçlarında birinci ayda üç grupta da kontrol grubuna göre antikor yanıtının yüksek olduğu, ancak birinci PP ve TP gruplarının OD düzeylerinin MP grubundan yüksek olduğu gözlenmiştir. İkinci ayda MP grubunun OD düzeyinin diğer iki gruptan da yüksek olduğu, üçüncü ayda ise MP ve TP gruplarının OD düzeylerinin PP grubundan daha yüksek olduğu saptandı. MP ile enfekte grupta ilk ayda diğer enfekte gruplara göre antikor düzeyinin daha düşük saptanması, enfeksiyon sonrasındaki ilk dönemde MP?in immun sisteminden kaçış mekanizmaları ve makrofaj içerisinde sinyal yolaklarını, gen ekspresyonu gibi fonksiyonları inhibe etmesinden kaynaklandığı düşünülmektedir. Deneysel çalışmalarda aşı üretimi için parazitin formlarının eldesi ve aşı hedefi olarak aday gen bölgelerinin belirlenmesi amacıyla faklı promastigot formların üzerinde çalışmaların sürdürülmesi faydalı olacaktır.