Kemoradyoterapi alan mide kanserli hastalarda CD133 ve Kİ-67'nin prognostik önemi


Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2011

Öğrenci: İREM SARICANBAZ

Danışman: ERAY KARAHACIOĞLU

Özet:

Mide kanseri, dünyada kansere bağlı ölümlerde ikinci sırada olup; kötü prognozla giden çok agresif kanserlerden biridir. Mide kanserlerinde 5 yıllık sağkalım oranlarının %20 ler civarında olması; yeni ve daha agresif tedavilerin uygulanmasını gerekli kılmaktadır. Yapılan çalışmalar ile prognostik faktörler araştırılmakta ve tedaviye dirençli, sağkalımın düşük olduğu gruplar bulunmaya çalışılmaktadır. Bu grupların agresif tedavilerden daha fazla yarar sağlayacağı düşünülmektedir. Bu yeni prognostik faktörlerden biri de CD133 dür. CD133 hücre yüzey proteini olup bir kök hücre belirtecidir. Kanser kök hücresi, kendi kendilerine yenileme, prolifere olma potansiyelleri ile kanser biyolojisinde önemli bir yer tutmaktadır. Yine bu hücreler özellikle, başarılı tedaviler sonrasında tümör rekürrensleri ve metastazlarından da sorumlu tutulmaktadırlar. Bu çalışmada Gazi Ünivertesi Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı nda kemoradyoterapi almış 50 mide kanseri hastasında prognostik faktörler, CD133 ve Ki-67 nin prognostik önemi ve CD133 ile Ki-67 nin korelasyonu incelenerek; bunların genel ve hastalıksız sağkalım üzerine olan etkileri araştırılmıştır. Ortalama takip süresi 22 ay olan hastaların 2 yıllık genel sağkalım oranları % 49 ve 2 yıllık hastalıksız sağkalım oranları %48 olarak bulunmuştur. Mide kanseri için; evrenin, tümörün yerleşim yerinin, lenf nodu oranının, rezeksiyon tipinin prognostik önemi görülürken; cinsiyet, yaş, cerrahi tipi, Bormann ve Lauren sınıflaması ile 15 in altında lenf nodu çıkartılmasının prognostik önemi görülmemiştir. Yapılan çok değişkenli analizlerde ise tümör çapının ve lenf nodu tutulum yüzdesinin bağımsız prognostik faktör olduğu gösterilmiştir. CD133 pozitif olan hastalarda genel sağkalım oranları, negatif olanlara göre daha iyi bulunmuş ve yapılan tek ve çok değişkenli analizlerde; CD133 ün bağımsız prognostik faktör olduğu gösterilmiştir. Ki-67 indeksinin ise prognostik önemi bulunmamıştır. Ancak CD133 ve Ki-67 arasında orta düzeyde pozitif yönde bir korelasyon olduğu gösterilmiştir. Sonuç olarak; bu çalışma ile CD133 ün prognostik faktör olduğu gösterilmiştir. Teknolojinin de ilerlemesi ile yeni moleküler belirteçler, rutinde kullanılabilir hale gelecektir. Böylece hastaların prognozu önceden tahmin edilerek daha agresif tedaviler verilebilmesi ve sağkalımların arttırılması sağlanacaktır