Total kalça artroplastisinde iki farklı lateral cerrahi yaklaşım sonrası; trendelenburg bulgusu, hasta memnuniyeti ve plantar basınç dağılımının değerlendirilmesi


Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2012

Öğrenci: AHMET YILDIRIM

Danışman: SELÇUK BÖLÜKBAŞI

Özet:

Giriş: Literatürde; total kalça artroplastisi için kalçaya uygulanan farklı lateral yaklaşımlar sonrasında ortaya çıkabilecek, kalça çevresi abdüktör kas disfonksiyonu ve beraberinde Trendelenburg bulgusu, yürüme analizi değişimleri ve hasta memnuniyetini inceleyen yayınlar mevcuttur. Çalışmamızda; değişik etyolojik nedenlerle kalça ekleminde dejeneratif artrit gelişen ve tek taraflı total kalça artroplastisi uygulanan hastalarda; klasik lateral Hardinge yaklaşımı ve Pai nin tanımladığı intermuskuler modifiye Hardinge yaklaşımı sonrası dinamik pedobarografi yardımı ile plantar basınç dağılımı, Trendelenburg yürüyüşü ve iki farklı cerrahi yaklaşım sonrası hasta memnuniyetini değerlendirmeyi amaçladık. Gereç ve Yöntem: Gazi Üniversitesi Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği nde, Eylül 2010 ve Ağustos 2011 tarihleri arasında, değişik etyolojik nedenlerle kalça ekleminde dejeneratif artrit gelişen 28 hasta blok randomizasyon tekniği ile ayrılarak; 13 hastaya klasik lateral Hardinge yaklaşımı ve 15 hastaya da Pai nin tanımladığı intermuskuler modifiye Hardinge yaklaşımı sonrası tek taraflı çimentosuz, standart off-setli total kalça artroplastisi uygulanmasıyla; hastaların ameliyat öncesi dönemdeki ve ameliyat sonrası 6. ay kontrolündeki sonuçları değerlendirildi. Çalışmada hastalarda cerrahi öncesi ve cerrahi sonrası; dinamik pedobarografi yardımı ile plantar basınç dağılımı, fizik muayene ile Trendelenburg bulgusu ve iki farklı cerrahi yaklaşım sonrası hasta memnuniyeti değerlendirildi. Pedobarografi; EMED-SF ( Novel H, Münih, Almanya) plantar basınç analiz sistemi kullanılarak yapıldı ve analizleme işlemi için basınç resimlerini otomatik olarak mask adı verilen dört parçaya bölen ticari bir yazılımdan yararlanıldı (Automask, Novel-ortho, Almanya). Trendelenburg bulgusu Hardcastle ve Nade in tanımladığı yöntemle grade 1 ya da 2 olarak sınıflandırıldı. Hasta memnuniyeti, klinik olarak ameliyat öncesi ve son kontrollerdeki Harris Kalça Skorlarına göre değerlendirildi. Sonuçlar SPSS 15.0 programı kullanılarak analiz edildi. Bulgular: 28 hastanın; 21 i (%75) kadın ve 7 si (%25) erkek olmak üzere, çalışmaya alınan hastaların yaş dağılımı en küçük 30; en büyük 77 olmak üzere ortalama 54,78 olarak bulundu. Hastalara ait demografik veriler grupların içerisinde incelendiğinde klasik lateral Hardinge yaklaşımı uygulanan grupta; katılımcılardan 10 u (%76) kadın ve 3 ü (%24) erkek olmak üzere yaş ortalaması 57,62 olarak bulundu. Modifiye Hardinge yaklaşımı uygulanan gruptaki katılımcılardan 11 i (%73) kadın ve 4 ü (%27) erkek olmak üzere yaş ortalaması 52,33 olarak bulundu. 28 hastanın cerrahi öncesinde her 3 mask içinde temas alanlarının, zirve basınçlarının ve toplam temas sürelerinin kalça osteoartriti olan tarafta daha düşük olduğu görüldü. Yine orta duruş fazını yansıttığı düşünülen 2. maska ait sürelerin de osteoartrit olan tarafta daha düşük olduğu görüldü. Her 2 grupta da artroplasti sonrası değişiklikler incelendiğinde, ameliyat edilen tarafta temas sırasındaki toplam sürenin cerrahi sonrasında ameliyat edilmeyen tarafa göre ve cerrahi öncesinde ölçülen süreye göre artmış olduğu; yine ameliyat edilen tarafta cerrahi öncesine göre stans fazının büyük bir oranını kapsayan 1. ve 2. masktaki alanların artmış olduğu; yine opere olan tarafta cerrahi öncesi 1. ve 2. maskta zirve basınçlarının cerrahi sonrasında arttığı ve opere olmayan tarafa göre daha yüksek olduğu görülmüştür. Hastaların cerrahi öncesi, Hardcastle ve Nade tarafından modifiye edilen Trendelenburg muayenesinde Hardinge yaklaşımı uygulanacak olan grupta 2 hastada; modifiye Hardinge yaklaşımı uygulanacak grupta ise 3 hastada grade 1 Trendelenburg bulgusu tesbit edildi; gruplar arasında cerrahi öncesinde istatistiki olarak anlamlı fark bulunmadı. Cerrahi sonrasında Hardinge yaklaşımı uygulanan grupta 2 hastanın Trendelenburg bulgusunun devam ettiği ve 2 hasta da 6. ay kontrolünde grade 1 Trendelenburg bulgusu olduğu görüldü. Modifiye Hardinge yaklaşımı uygulanan grupta cerrahi öncesi Trendelenburg bulgusu pozitif olan hastaların düzeldiği ve bir hastada grade 1 Trendelenburg bulgusu ortaya çıktığı görüldü. Ki-kare testi ile analiz sonrasında her 2 cerrahi yaklaşımın Trendelenburg bulgusu açısından birbirlerine üstünlükleri olmadığı görüldü. Olguların ameliyat öncesi dönemdeki Harris kalça skoru 41,50 (19-61) olarak değerlendirilirken, ameliyat sonrası kontrolde 86,68 (66-100) olarak değerlendirildi. Klasik Hardinge yaklaşımı uygulanan grupta ameliyat öncesi dönemdeki Harris kalça skoru 39,46 (22-56) olarak değerlendirilirken; modifiye Hardinge yaklaşımı uygulanan grupta ameliyat öncesi skor 43,27 (19-61) olarak bulundu. Ameliyat sonrası dönemde ise gruplara göre Harris kalça skoru incelendiğinde; klasik Hardinge yaklaşımı uygulanan grupta skor 84,08 (67-100); modifiye Hardinge yaklaşımı uygulanan grupta ise 88,93 (66-100)olarak bulundu. Sonuç: Kalçanın lateral yaklaşımınlarının; superior gluteal sinir korunursa, konjuant tendon onarımı özenli yapılırsa ve rehabilitasyon programı eş düzeyli ve doğru yönetilirse birbirine fonksiyonel ve klinik erken dönem sonuçlar açısından üsütünlüğü yoktur. Pedobarografi kalçadaki osteoartritin kalça çevresi kaslar üzerinde etkisinin yansıtılmasında ve total kalça artroplastisi sonrası fonksiyonel sonuçların kantitatif verilerle değerlendirilmesinde etkin, ucuz ve kolay uygulanabilir bir yöntemdir ancak grade 1 Trendelenburg belirtisi tesbitinde; fizik muayene ile her ne kadar korele olsa da kesin sonuçlar vermek için yeterli değildir.