ÖN OMUZ İNSTABİLİTESİNDE AÇIK TAMİR VE ARTROSKOPİK TAMİR SONUÇLARIMIZIN KARŞILAŞTIRILMASI


Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2008

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: HÜSEYİN KALGAY

Danışman: SELÇUK BÖLÜKBAŞI

Özet:

Amaç: Çalışmamızda ön omuz instabilitesinin açık ve artroskopik tedavi yaklaşımlarının stabilite, fonksiyonel kapasite, işe dönüş süresi ve osteoartrit gibi birçok yönden etkinliklerinin retrospektif olarak karşılaştırılması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı’nda Ocak 1999 ile Aralık 2006 tarihleri arasında ön omuz instabilitesi nedeniyle ameliyat olan hastalar retrospektif olarak değerlendirildi. Arşivden verilerine ulaşabildiğimiz ve yeterli takibi olan Ocak 1999 ile Aralık 2004 tarihleri arasında 25 hastaya uyguladığımız açık Bankart tamiri ve Şubat 2004 ile Aralık 2006 tarihleri arasında 28 hastaya dikiş ankor ile uyguladığımız artroskopik Bankart tamiri toplam 53 hasta bu çalışmaya dahil edildi. Açık tamir grubunda 25 hastanın 23’ü erkek 2’si kadın ve ortalama yaş 29.1 (19-38) idi. Artroskopik tamir grubunda 28 hastanın 24’ü erkek 4’ü kadın ortalama yaş 25.4 (15-48) idi. Hastaların hepsinin dominant eli sağ taraftı. Açık tamir grubunda cerrahi tedavi 11 (%44) hastanın sağ ve 14 (%56) hastanın sol tarafına uygulandı. Artroskopi grubunda ise hastaların 14’ünün (%50) sağ tarafına ve14’ünün (%50) de sol tarafına uygulandı. Takip süreleri açık tamir uyguladığımız grupta ortalama 78.5 (42-103) ay, artroskopik tamir uyguladığımız grupta ortalama 29.5 (18-52) ay idi. Bulgular: İki grubun önce demografik değişkenleri karşılaştırıldı. Ardından rekürren çıkık, işe dönüş süresi, osteoartit, eklem hareket açılığı ve Oxford, Rowe ve Constant skorları ile fonksiyonel kapasite değerlendirilerek gruplar kendi aralarında kıyaslandı. Çalışmada önceki çıkık sayısı, laksite varlığı, ankor sayısı ve ek patolojiler (SLAP lezyonu, kıkırdak Bankart lezyonu ve ALPSA lezyonu) gibi rekürren omuz çıkığı üzerinde etkisi olabileceği düşünülen risk faktörlerin, rekürren omuz çıkığına neden olup olmadığı ve ayrıca önceki çıkık sayısının fonksiyonel sonuçları etkileyip etkilemediği de araştırıldı. İki grup arasında cinsiyet, yaş, dominant taraf, cerrahi taraf, laksite varlığı, instabilite yönü (ön) ve oluş mekanizması (travma), Hill-Sachs lezyonunun büyüklüğü (%30’dan az) ve ankor sayısı gibi değişkenlerde oldukça benzerlik vardı ve istatistiksel olarak da anlamlı bir farklılık bulunmadı. Açık girişim uygulanan hastalarda rekürren omuz çıkığı oranı %4, artroskopik girişim uygulanan hastalarda %7.1 olarak saptandı fakat istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı. İşe dönüş süresi, osteoartit, eklem hareket açıklığı ve Oxford, Rowe ve Constant skorları artroskopik grupta daha iyi bulundu ve istatistiksel olarak anlamlı sonuçlar elde edildi. Çalışmamızda rekürren çıkık için risk faktörü oluşturacak herhangi bir faktör bulunamadı ve ilk çıkığı olan 5 hastanın klinik sonuçlarının mükemmel olduğu ve önceki çıkık sayısı arttıkça klinik sonuçları olumsuz yönde etkilediği görüldü. Ameliyat sonrası takip süreleri grup 1’de ortalama 78.5 (42-103) ay, grup 2’de ortalama 29.5 (18-52) ay idi. Takip sürelerindeki farklılık gruplar arasında anlamlı bulundu (p<0.001). Sonuç: Açık Bankart tamiri birçok ortopedi cerrahı tarafından uzun yıllardır başarıyla uygulanmaktadır. Son on yılda yapılan çalışmalarda artroskopinin teknolojik olarak gelişmesiyle birlikte omuz artroskopisi popülarite kazandı ve birçok ortopedi cerrahı tarafından daha fazla uygulanmaya başlandı. Omuz artroskopisinin noninvaziv bir teknik olmasının yanında açık girişimlere göre birçok önemli avantajlara sahiptir. Artroskopik girişim esnasında SLAP lezyonları ve posterior labral lezyonlar gibi diğer lezyonlar da görülebilir ve aynı seansta müdahale edilebilir. Bu çalışmada ameliyat öncesi çıkık sayısına bakmaksızın anterior glenohumeral instabilite tedavisinde artroskopik girişimlerin açık girişimler kadar etkili olduğu görüldü. Artroskopik grubun fonksiyonel kapasiteyi daha erken kazanmasına rağmen her iki metodun fonksiyonel sonuçlarının mükemmel olduğu gözlendi. Açık girişimlerin ve artroskopik girişimlerin tecrübeli ellerde güvenilir yöntemler olduğu sonucuna vardık.