In vitro fertilizasyon yapılan endometriozisli olgularda opere olan ve olmayan hastaların sonuçlarının karşılaştırılması


Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2018

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: BURCU ÖZATA

Danışman: RECEP ONUR KARABACAK

Özet:

Endometriozis; prevalansı net olarak bilinmemekle infertil kadınların %9- 50’sinde saptanmıştır. Yapılan çalışmalar yaştan bağımsız olarak endometriozis evresi arttıkça over rezervinin progresif olarak azaldığını göstermektedir. Endometriozis cerrahisinin over rezervine etkileri tartışmalıdır. Çalışmamızda Gazi Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum bölümü üremeye yardımcı tedavi merkezine 01.01.2000 – 31.12.2017 tarihleri arasında gebelik istemi ile başvuran, 18-45 yaş aralığında, USG ya da laparoskopi ile endometriozis tanısı koyulmuş 144 adet hasta ve 210 adet IVF siklusu karşılaştırıldı. Hastalar endometriozis nedeniyle operasyon geçirmemiş ve operasyon geçirmiş olarak iki gruba ayrıldı. Yaş, infertilite süresi, over rezervleri, endometriozisin evresi, ovulasyon indüksiyonu öncesi ve süresince kullanılan ajanlar, ovulasyon indüksiyonu için gereken gonadotropin dozları ve indüksiyonun süresi, ovulasyon indüksiyonu süresince değerlendirilen E2, progesteron ve LH düzeyleri, elde edilen oositlerin sayı ve kalitesi, klinik ve canlı gebelik sonuçlarına göre karşılaştırıldı. Değerlendirme sürekli değişkenlerde iki bağımsız grup arasında “Student T test” kullanılarak yapıldı. Kategorik değişkenlerin karşılaştırılması “Chi-Square test” kullanılarak yapıldı. 5’in altında vaka olan durumlarda “Fisher’s Exact test” kullanıldı.Analiz sonuçları değerlendirildiğinde; IVF yapılan tüm vakalarda gebe kalan grubun yaş ortalaması 31,4 ± 4,0 SD ve gebe kalamayan grubun yaş ortalaması 33,6 ± 4,5 SD olmak üzere, gebe kalan grup anlamlı olarak 2 yaş (%6,5) daha genç bulundu. Opere olan grup yaş gruplarına göre değerlendirildiğinde 35 yaş altındaki olgularda gebelik hızı %46,2 ve 37 yaş üzerindeki olgularda gebelik hızı %13,3 olmak üzere 35 yaş altındaki grupta gebelik hızı yüksek saptandı. Opere olan grupta gebe kalan olgulardan ortalama 12,3 ± 8,2 SD oosit elde edilmişken gebe kalamamış gruptan 6,6 ± 6,3 SD oosit elde edildi. Fazla oosit toplanabilmiş olgularda gebelik oranı daha yüksek izlendi. Opere olmayan ve olan grup arasında sırayla klinik gebelik hızı % 21,4 ve %36,8, gebelik kaybı hızı %0 ve %12,1 ve implantasyon hızı ise %23,8 ve %22 olmak üzere anlamlı fark saptanmadı. Transfer edilen ilk embriyo grade 1 olduğunda opere olmayan grupta %25 gebelik izlenirken, opere olan grupta %48,8 gebelik izlendi ve opere grubun gebelik hızının yüksek olduğu görüldü. İkinci embriyo da grade 1 verildiğinde opere olmayan grupta gebelik izlenmezken, opere grupta %57,4 oranında gebelik saptandı ve istatistiksel olarak gebelik hızı opere olan grupta yüksek görüldü. Opere olmayan ve olan evre 1-2 endometriozisli olgularda gebelik hızı sırasıyla %18,2 ve %41,2, evre 3-4 endometriozisli olgularda sırasıyla %23,5 ve %35,8 olarak görüldü. Opere olan vakalarda gebelik oransal olarak daha düşük saptanmayıp, yüksek saptandı ve IVF öncesi opere olmanın gebelik oranını düşürmediği görüldü. Sonuç olarak cerrahinin over rezervini azaltabilmesine karşılık bizim çalışmamızda opere olan hasta grubunda 35 yaşın altında olmak ve/veya ovulasyon indüksiyonu ile ortalama 12 adet oosit oluşturabilme kapasitesinde olmak cerrahinin etkisini ortadan kaldırmaktadır