Maternal D vitamin düzeyinin trimesterler arası değişimi, D vitamini eksikliğinde görülen obstetrik ve neonatal sonuçlar


Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Tıp Fakültesi, KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM ANABİLİM DALI, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2019

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: BİLGE PINAR KESKİNSOY

Danışman: Merih Bayram

Özet:

Vitamin D, diyetle alınabilen, temelde ultraviolet ışınları etkisi altında sentezlenebilen, kolesterolden derive prohormondur. Vitamin D eksikliği tüm dünyada yaygın bir problemdir. Vitamin D; plasental implantasyon, immun fonksiyonlar, inflamatuar yanıt ve glukoz homeostazı üzerine etkilidir. Plazma 25(OH)D, vitamin D eksikliğini, endojen vitamin sentezini ve vitamin D takviyesini en iyi gösteren biyomarkerdır. D vitamininin yeterli seviyelerinin cut off değerlerini tanımlamak için kullanılan çalışmaların çoğunda farklılıklar vardır. Gebelikte optimal vitamin D düzeyleri belirlenmemiştir ve bu konu araştırma alanı olmaya devam etmektedir. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği’nde Ocak 2016-Aralık 2017 tarihleri arasında takip edilip, her üç trimesterde D vitamin düzeyi değerlendirilen ve doğum yapan 179 hasta çalışmaya dahil edildi. Veriler, arşiv bilgilerinden ve elektronik data analizlerinden edinilerek kaydedildi. Hastaların tamamı Sağlık Bakanlığı Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğü tarafından ‘Gebelere D Vitamini Destek Programı’ kapsamında 12. gebelik haftasından itibaren günde tek doz 1200 IU (9 damla) D vitamini desteği almaktaydı. Vitamin D düzeyleri; 20 ng/ml üzerinde olanlar yeterli, 20 ng/ml altında olanlar eksik olarak tanımlandı. Bu iki grup arasında doğum şekli, gestasyonel diyabet eşlik etmesi, preeklampsi gelişmesi, preterm doğum, SGA, düşük doğum ağırlığı, bebek doğum kilosu ve boyu gibi antenatal ve neonatal sonuçlar arasında fark olup olmadığının değerlendirilmesi planlandı. Eş zamanlı iii kord kanı D vitamin düzeyi değerlendirilen hastalarda, D vitamin eksikliğinin yenidoğan üzerindeki etkisi hakkında da değerlendirme yapılması planlanmıştır. Çalışmamızda vitamin D yetersizliği, ilk trimesterde %59, ikinci trimesterde %72, üçüncü trimesterde %62 olarak saptanmıştır. Üçüncü trimesterde ölçülen ortanca vitamin D düzeyi, birinci ve ikinci trimestere göre belirgin olarak yüksek saptanmıştır (p<0,001). Bebek kord kanı vitamin D düzeyi ile üçüncü trimester maternal vitamin D düzeyi arasında pozitif yönde orta düzeyde bir korelasyon saptanmıştır (p<0,001 / R:0,694). Ayrıca kord kanı D vitamin düzeyi yetersiz olan grupta bebek doğum kilosu ve doğum haftası anlamlı olarak düşük saptanmıştır. Maternal vitamin D düzeyi yetersiz olan grup ile GDM, preeklampsi, doğum şekli, doğum zamanı arasında ilişki saptanmamıştır. Çalışmamızda, üçüncü trimester D vitamin düzeyi <20 ng/ml olan grupta SGA bebek oranı yüksek saptanmıştır (p:0,045). Bebek doğum kilosu 2500 gr altında olan düşük doğum ağırlıklı grupta preterm doğum oranı yüksek gözlenmiştir (p:0,025). Düşük doğum ağırlığı olan grupta üçüncü trimester 25(OH)D vitamin düzeyleri yetersiz saptanmıştır (p:0,045). Çalışmadan elde edilen bulgular ışığında; D vitamini desteği verilen gebelerde 25(OH)D düzeyi ilk trimesterden gebeliğin sonuna kadar anlamlı olarak yükselse bile ortanca değerin istenilen düzeylere ulaşmadığı gözlenmiştir. Bu durum verilen dozların hastalar tarafından düzenli kullanılmaması ile, verilen dozun yetersizliği ile, ilacın veriliş şeklinin farklılığıyla ilgili olabilir. Bu nedenle öncelikle gebeler bilinçlendirilmelidir. Oral damla, intranasal ya da intramuskuler kullanım yolları da denenebilir. Maternal serum D vitamin düzeyi kord kanı ile koreledir ve yetersizliğinde düşük doğum ağırlıklı bebeklerin sıklığı artmaktadır. iv Prematüritenin getirdiği komplikasyonlardan kaçınılması için D vitamini durumu daha sıkı takip edilmelidir