Tezin Türü: Yüksek Lisans
Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Türkiye
Tezin Onay Tarihi: 2021
Tezin Dili: Türkçe
Öğrenci: SELMAN DEMİRKESEN
Danışman: Halil İbrahim Variyenli
Özet:
Türkiye’de yenilenebilir enerji ile elektrik üretiminde son yıllarda dikkate değer artış gözlenmektedir. Bununla birlikte Türkiye’nin yenilenebilir enerjide sahip olduğu potansiyelin yalnızca çok küçük bir dilimini kullanabildiği de ortadadır. Mevcut yasa ve yönetmeliklere bağlı olarak yenilenebilir enerji yatırımları kamu girişimlerinden ziyade özel girişimlerle gerçekleştirilmektedir. Ancak özellikle dünyanın birçok ülkesinde görülebilen yenilenebilir enerji kooperatiflerine ise henüz Türkiye’de rastlanmamaktadır. Bu durumun avantajlarının olduğu kadar dezavantajlarının da olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Türkiye’de vatandaşların küçük ölçeklerde bile olsa özgürce yatırım yapabileceği, devletin ise bu yatırımları düzenleyip enerji arz güvenliğini sağlayabileceği yeni bir sistem; yenilenebilir enerjiyi Türkiye’nin lokomotifi haline getirebilecektir. Bu çalışmada yenilenebilir enerji üretim projelerinde “Özgür Yatırım & Merkezi Yönetim” modeli ile Türkiye’nin sahip olduğu yenilenebilir enerji kapasitesini kısa sürede faydalanılabilir kapasite haline getirecek yöntemin mevcut duruma göre avantajlarından bahsedilmiştir. Özellikle Türkiye’nin güneş enerjisi, rüzgâr enerjisi ve biyokütle enerjisinde bölgesel bazda sahip olduğu potansiyel, mevcut kurulu güç ile kıyaslanarak yenilenebilir enerji konusunda alınması gereken yolu ortaya koymuştur. Yapılan çalışmalar Türkiye’nin güneş enerjisinde en az 87 GW, rüzgâr enerjisinde en az 114 GW ve biyokütle enerjisinde en az 56 GW kurulu güce ulaşabilecek potansiyelinin olduğunu göstermiştir. “Özgür Yatırım & Merkezi Yönetim” modelinin hayata geçirilmesi ile Türkiye’de en az 500 Milyar Dolar olduğu tahmin edilen yastık altı birikimlerinin üretime kazandırılacağı, her bir yenilenebilir enerji yatırımının amortisman süresinin ortalama en az 15 ay kısalacağı, amortisman sürelerindeki kısalmanın Türkiye’nin milli sermayesine yıllık yaklaşık 4 milyar TL katkı sağlayacağı, doğaya salınan sera gazı emisyonunda yıllık en az 100 milyon ton CO2 azalacağı değerlendirilmektedir.