Birincil insomni olgularında bdt'nin etkinliği ve bu olguların genel klinik özellikleri


Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2013

Öğrenci: BAŞAK AKTÜRK

Danışman: SELÇUK ASLAN

Özet:

İnsanların%50?si yaşamlarının bir döneminde uykusuzluk çekmektedirler. Uykusuzluk şikayetini kronik olarak yaşayan önemli bir alt grup da birincil insomni hastalarıdır. Uykuyla ilişkili inançlar, aşırı uyarılmışlık hali ve uyku bozucu davranışların tümü kronik insomninin etiyolojisini ve sürmesini destekleyen faktörler olarak kabul edilmekte ve BDT?nin bu alanlar üzerinde çalışarak uyku bozukluğuna daha kalıcı çözümler bulabileceği düşünülmektedir. Bu çalışmada birincil insomni olgularının klinik özelliklerinin tanımlanması, altta yatan hazırlayıcı ve sürdürücü psikolojik süreçlerinin ortaya konulması ve bunlar içerisinden izleme alınan olguların BDT sürecinde uykusuzluğa bakışlarında, uykusuzlukla ilişkili işlevsiz inanç ve tutumlarında değişiklik olup olmadığının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Çalışmaya alınan 52 hastaya sosyodemografik bilgi formu, uyku günlüğü, UŞİ, PUKÖ, DBAS, Beck depresyon, Beck anksiyete ölçekleri verilmiş ve yarı yapılandırılmış DSM-IV temelli psikiyatrik görüşmeye göre klinik özellikleri açısından değerlendirilmiştir. Başlangıç örnekleminin 16?sı BDT ve farmakoterapiden oluşan tedavi sonrası, 9?u ise müdahale yapılmadan 2. Kez değerlendirilmiştir. Kalan hastalar 2. değerlendirme yapılamadığı için çalışmayı tamamlayamamıştır. Veriler SPSS programı ile analiz edilmiştir. Tedavi alan grupta tedavi sonrası sadece PUKÖ ve DBAS endişe- umutsuzluk alt ölçeğinde anlamlı bir düşüş tespit edilirken, müdahale yapılmayan 67 grupta 2. Değerlendirmede ilk değerlendirmeye göre herhangi bir ölçekte anlamlı değişiklik oluşmamıştır. Klinik özellikler açısından incelendiğinde büyük bölümünün artmış bilişsel ve fiziksel uyarılmış yaşadıkları, anksiyöz ve mükemmeliyetçi kişilik özellikleri taşıdıkları tespit edilmiştir. Sonuç olarak tedavi sonrası hastaların uyku kaliteleri kısmen artsa da uykusuzlukla ilişkili işlevsiz inanç ve tutumlarında değişim oluşmamıştır. Bu sonuç insomninin uyku bozukluğu olmanın ötesinde uykuyla ilişkili bir düşünce bozukluğu olduğu fikrini desteklemekle birlikte toplumumuzda BDT?nin insomni üzerindeki etkinliğini değerlendirmek açısından çok sayıda kısıtlılıklar içermektedir.