Astım atağı nedeniyle alerji departmanı ve acil serviste tedavi edilen hastalarda ortaya çıkan nükslerin değerlendirilmesi


Tezin Türü: Tıpta Yandal Uzmanlık

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2013

Öğrenci: ERDEM TOPAL

Danışman: İPEK TÜRKTAŞ

Özet:

Çocuk acil servislerinde atak nedeniyle tedavi edilip taburcu olan astımlı hastaların, daha sonra aynı yakınmalarla tekrar acil servise geri gelmeleri klinik pratikte büyük bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Biz bu çalışmada, atak nedeniyle hastaneye başvuran astımlı çocuklarda tedavi tamamlanıp hasta eve gönderildikten sonra ilk 72 saat ile 4-7. günler arasında ortaya çıkan erken ve geç dönem nüks sıklığı ve nüksleri etkileyen faktörleri belirlemeyi amaçladık. Çalışmaya, Mart 2011-Eylül 2012 tarihleri arasında çocuk acil servis ve çocuk alerji-astım polikliniğine astım atağı nedeniyle başvuran hastalar alınmıştır. Ebeveynlerle 3. ve 7. günlerde telefonla konuşarak görüşmeler yapılmış, öksürük, hışıltı ve nefes darlığı gibi semptomların devamlılığı, ilaç kullanımı ve tekrar doktora başvuru durumları öğrenilmiştir. Çalışmamız süresince, astım atağı tanısıyla çocuk acil servis ve çocuk alerji-astım polikliniğine toplam 816 hasta başvurmuştur. Çalışma kriterlerini karşılayan ve izlemlerinde kendilerine ulaşılabilen toplam 662 hasta çalışmaya dahil edilmiştir. Çalışmaya alınan olguların 446 (%67.4)?sı çocuk alerji-astım polikliniğinde, 216 (%32.6)?sı çocuk acil servisinde görülmüştür. Hastaneye astım atağı nedeniyle başvuran hastalara uygulanan tedavilere bakıldığında; hafif atak ile başvuran hastalara uygulanan tedaviler açısından bölümler arasında fark yokken, orta şiddette atak ile başvuran hastalara sistemik steroid verilme oranının çocuk alerji-astım polikliniğinde görülen hastalarda daha fazla olduğu görülmüştür (p= 0.026). Yine çocuk alerji-astım polikliniğinde değerlendirilen orta şiddetli ataktaki hastalar eve gönderilirken, kısa etkili beta 2 agonistlere ek olarak hem sistemik ve inhaler steroid reçete edilme oranı hem de yazılı hareket planı verilme oranının daha yüksek olduğu saptanmıştır (p<0.05). Acil serviste astım atağı nedeniyle tedavileri yapılıp eve gönderildikten sonra üçüncü günde değerlendirilen hastaların solunum sistemi yakınmaları ve nüks oranları çocuk alerji-astım polikliniğinde değerlendirilen hastalardan daha yüksek bulunmuştur (p=0.001). Yedinci gündeki değerlendirmede ise hem solunum yakınmaları hem de nüks açısında her 2 bölümde görülen hastalar arasında fark saptanmamıştır. Çalışmamız çocuk alerji-astım polikliniğinde yan dal asistanları tarafından değerlendirilip tedavi edilen hastalarda, acil serviste pediatri asistanları tarafından tedavi edilip eve gönderilen hastalara göre daha az nüks yaşandığını ortaya çıkartmıştır. Bu nedenle nüksleri en aza indirmek için; hastaların genellikle ilk görüldüğü yer olan acil servislerde çalışan doktorların, tedaviye başlamadan önce, astımın son bir yıldaki seyrini iyice öğrenmeleri, atak şiddetini doğru belirliyebilmeleri, acil servise gelmeden önce evde verilen ilaçları ayrıntılı sorgulamaları ve atak tedavisini bu parametreleri göz önüne alarak belirlemeleri gerektiği anlaşılmıştır. Ayrıca evde tedaviye devam edecek her hastanın ebeveynine kullanılacak ilaçları yazılı hareket planı şeklinde vermelerinin önemi öğretilmelidir.