Tamamlayıcı pnömonektomi yapılan hastalarda uzun dönem prognoz


Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, GÖĞÜS CERRAHİSİ ANABİLİM DALI, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2018

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: ANAR SULEYMANOV

Danışman: İsmail Cüneyt Kurul

Özet:

Giriş:

Küçük hücre dışı akciğer kanserinde gelişen medikal tedavi seçeneklerine rağmen cerrahi tedavi hala en başarılı tedavi seçeneğidir. Akciğer rezeksiyonu ve pnömonektomilerin en sık yapılma nedeni malign hastalıklardır. Pnömonektomi 1950’lere kadar akciğerin yegane rezeksiyon şekli olarak uygulanıyordu, ancak hali hazırda akciğer rezeksiyonlarının %10-30’unu pnömonektomiler oluşturmaktadır. Yüksek morbidite ve mortalite nedeniyle zamanla cerrahlar daha çok parankim koruyucu rezeksiyonlar yapmaya ve yeni teknikler geliştirmeye başladılar. Ancak parankim koruyucu rezeksiyonların tercih edilmesinin artması ikinci primer tümör ya da nüks nedeniyle başvuruları da arttırmıştır. Bu da tamamlayıcı pnömonektomi (TP) teriminin ortaya çıkmasına sebep olmuştur.

Tamamlayıcı pnömonektomi daha önceki bir operasyonla parsiyel olarak rezeke edilmiş bir akciğerin kalan kısmının çıkarılması ameliyatı olarak tanımlanmaktadır. Az sıklıkta yapılan bir ameliyat olup, hem benign hem de malign endiasyonlar nedeniyle yapılmaktadır. Özellikle benign endikasyonlar nedeniyle yapıldığında standart pnömonektomilere göre daha yüksek operatif mortalite ve morbidite görüldüğü rapor edilmiştir. Bizim bu çalışmamızdaki amacımız TP yapılan hastaların uzun dönem sonuçlarını değerlendirmektir.

49

Materyal ve Metod:

Ocak 2006-Aralık 2017 tarihleri arasında kliniğimizde TP yaptığımız 18 hasta retrospektif olarak değerlendirilmiştir. Tamamlayıcı pnömonektomi yapılan 18 hastanın 14’ü erkek (%77,8), 4’ü kadın (%22,2) ortalama yaş 57,00±13.69 gün (min-max:20-73) idi. 11 olguda sağ (%61,1), 7 hastada ise sol (%38,9) tamamlayıcı pnomonektomi gerekleştirildi.

Sonuç:

TP standart uygulanan pnömenektomiye göre yüksek morbidite ve mortalite oranlarına sahiptir. Bu konuda yapılan çalışmalarda mortalite oranı %9,4 ile %20 olarak görülmüştür. Bizim yaptığımız çalışmada bu oran %5,6 görülmüştür. Ayrıca TP yapılan hastalarda toplam 10(%55,6) hastada postoperatif komplikasyonlar gelişmiştir. En sık rastladığımız komplikasyon 7(%38,9) hastada görülen AF sorunu idi. Pnömoni 5(%27,8) hastada meydana gelmiştir. Postoperatif komplikasyon gelişen 10 hastanın yaş, cinsiyet, sigara kullanımı, komorbidite durumları göz önünde bulundurulduğunda, postoperatif 30 gün içerisinde oluşan komplikasyon oranlarının karşılaştırılmasında anlamlı farlılık saptanmamıştır (p>0,05). Ancak PBF gelişen dört hastanın 4(%100)’üne de sağ TP yapılmıştır, bu da sağ TP yapılan hastalarda BPF riskinin daha yüksek olduğunu göstermiştir. Ayrıca nüks ve komplikasyon nedeniyle TP yapılan hastaları postoperatif 30 gün içerisinde yaş, cinsiyet, komplikasyon ve mortalite açısından da karşılaştırdığımızda anlamlı farklılık saptanmamıştır (p>0,05).

Çalışmamızda hastaların 2 yıllık, 5 yıllık ve genel sağkalımları takip edildi. Burada mortaliteyi etkileyecek faktörler olarak: yaş, cinsiyet, operasyon tarafı,

50

patoloji sonuçları, iki operasyon arasında geçen zaman ve ilk operasyondan sonra alınan KT yönünden araştırıldı. Çalışmamızda yaş, cinsiyet, operasyon tarafı, patoloji sonuçları gibi faktörler mortaliteyi etkileme açısından anlamlı bulunmamıştır (p>0,05). Ayrıca ilk operasyon sonrası KT alan ve KT almayan hastalar karşılaştırıldığında genel sağkalımda anlamlı fark bulunmamıştır (p>0,05).

Sonuç olarak sonuç olarak TP başlı başına major bir risk faktörüdür. Hastaların yaşı ve risk faktörleri göz önüne alınarak cerrahi planlanmaktadır. Özet olarak TP malign hasta grubunda standard pnömenektomiye benzer mortalite fakat yüksek morbidite oranına sahiptir. İnanıyoruz ki zamanla anestezi ve cerrahi tekniklerin gelişmesiyle bu oranlar daha da azalacaktır.