Çağdaş Bağlamsalcılığı Anlamak: Sancaklar Camii’Nde Tasarımcı Yaklaşımı İle Kullanıcı Algısı Arasındaki İlişki


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2021

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: Ayşegül İNCE

Danışman: AYSU AKALIN

Özet:

Günümüzde mimarlar kendi bilgi ve algıları çerçevesinde bir yer-bağlam ilişkisi üretmektedirler. Ve bazen mevcut bağlamsal değerlerden uzak olabilen yeni yöntemlerle bağlamı yorumlayarak yerin şartlarını yeniden keşfederler. Bu anlamda mimarlar kimi zaman yerin bağlamından bağımsız olarak kendi bağlamlarını üretirler. Çağdaş bağlamsal söylem olarak adlandırılan bu yaklaşımlarda, mimarların söylemleri bazı durumlarda mekanı kullanan kişilerin görüşleri ile örtüşürken, bazı durumlarda ise çelişmektedir. Ancak mimari bir tasarımda mekansal başarıya ulaşmak, beklenti ve gereksinimleri karşılayabilmek için kullanıcıların mekanı nasıl algıladıklarına ve değerlendirdiklerine dikkat etmek gerekir. Bu yer ve bağlam ilişkisi cami mimarisi özelinde düşünüldüğünde ise, klasik dönem Osmanlı camilerinin taklitlerinin her geçen gün arttığı Türkiye'de, olmazsa olmazların veya yanlış anlaşılan olmazsa olmazların varlığı konuyu daha da karmaşık hale getirmektedir. Bu çalışmada; form olarak zihinlerdeki cami imajından tamamen farklı bir mekan-bağlam ilişkisi içinde tasarlanan Sancaklar Camii, mimar Emre Arolat'ın tasarım yaklaşımı ile kullanıcılarının algısı arasındaki ilişki bağlamında ele alınmaktadır. Yöntem olarak; Sancaklar Camii'ni doğrudan deneyimleyen farklı yaşlardaki yetişkinlere bir anket uygulamıştır. Elde edilen veriler doğrultusunda, Sancaklar Camii minaresinin algıda güçlük yaratan farklı bir bağlamsal yorumla ele alınması nedeniyle 'işaret' olma işlevini yerine getiremediği söylenebilir. Camide kubbe olmaması genel olarak eleştirilmese de yaş ortalaması arttıkça daha olumsuz değerlendirildiği tespit edilmiştir. Genel olarak kullanıcıların Sancaklar Camii'ni anlam-estetik ve işlevsellik açısından başarılı buldukları, mimarın metaforik yorumlarının kullanıcı tarafından algılanıp benimsendiği söylenebilir. Ancak mimarın kadın bölümünü bağlamsal olarak kendine özgü bir felsefeyle yorumlaması sonucunda, iç mekanda mahremiyet kriterinin göz ardı edildiği gözlemlenmiştir. Buna göre denilebilir ki; Mimar, mekanın bağlamını kendi çağdaş bağlamsal değerleriyle yorumlayarak kendi senaryosunu yazarken içeriğin gerekliliğinden uzaklaşmamalıdır