Tezin Türü: Yüksek Lisans
Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Türkiye
Tezin Onay Tarihi: 2013
Öğrenci: BENGİ SU ERTÜRKMEN
Danışman: ÖNDER AYDIN
Özet:Avrupa'da 18. yüzyılın sonunda Sanayi Devrimi ile başlayan reformist hareketler, farklı etnik kökenlere sahip toplulukların yönetici halkla eşit haklara sahip olması ile sonuçlanmıştır. Aynı dönemde Avrupa'ya denk bir gelişimin gözlenemediği Osmanlı Devleti'nde ise; Batı'nın baskısından çok devletin kendi iç dinamiklerinin zorunlu kıldığı, geleneğin yanında batılı modellerin tercih edildiğiBatılılaşma olgusu ortaya çıkmıştır. Pazar arayışında olan Avrupa'nın gerileyen Osmanlı'nın iç işlerine karışabilmek için öne sürdüğü eşitlik ilkesi, yayınlanan fermanlar ile uygulanmaya başlamış ve zaten Millet Sistemi ile özerk olarak yaşayan azınlık gruplar Müslümanlar ile eş haklara sahip olmuştur. Bu bağlamda 19. yüzyıl, Avrupa ve Osmanlı'da azınlık olarak yaşayan Yahudilerin, kazandıkları hakları mimari alanda da ifade edebilecekleri önemli bir dönem olmuştur. Çalışmanın amacı, Batılılaşma olgusu ile değişen sosyo-ekonomik, kültürel ve demografik verilerin mekana olan yansımalarının, 19. yüzyılda yapılan Ankara Sinagogu ile karşısındaki Araf ve Albukrek konutları üzerinden okumaları yapılarak, Ankara'da yaşayan Yahudi Cemaatinin Osmanlı Batılılaşması veya Batılı etkenlere karşı nerede konumlandığının tespit edilmesi olmuştur. Bu bağlamda çalışma kapsamında, tarihsel bir süreklilik içerisinde tanımlanan Yahudi Kimliği ile sınıflandırılan Yahudi Mimarlığının oluşturduğu genel çerçevede Ankara Sinagogu ve karşısındaki konutlar, Osmanlı ve Batı'daki örnekler ile karşılaştırılarak değerlendirilmiştir. Tez çalışmasında sonuç olarak, 19. yüzyıl sonunda Ankara'da yaşayan Yahudi cemaatine ait mimari eserlerde, kentle kurulan ilişki, cephe düzeni ve bezeme özellikleriyle batı etkisinin; koruduğu mekânsal nitelikler ve mekân örgütlenmesi ile gelenekçi bir tutumun varlığı tespit edilmiştir. Ankara Yahudilerinin bu tutumu, hızla Batılılaşan diğer gayrimüslim toplulukların tavrından farklılaşmakta ve Osmanlı'nın daha çok Müslüman tebaası için geçerli olan ihtiyatlı batılılaşma olgusuna yakın bir duruş sergilediğine işaret etmektedir.