Tezin Türü: Yüksek Lisans
Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Türkiye
Tezin Onay Tarihi: 2013
Öğrenci: HÜLYA KARAHASANOĞLU
Danışman: FATMA AKAR
Özet:Genetik faktörler yanında, çevresel faktörlerin de etkisiyle kanser dünyada artış eğilimi gösteren ölümcül bir hastalıktır. Kanser tedavisinde kullanılan ilaçların, çok sayıdaki ciddi yan etkisi yüzünden, bireylerin yaşam kalitesini düşürdüğü bilinmektedir. Günümüzde kanserden korunma hastalığın giderek yaygınlaşması yüzünden büyük önem taşımaktadır. Kanserden korunmada, engellenebilir risk faktörlerinden korunmada veya bu faktörlerin organizmada erken dönemde oluşturabileceği hasarların giderilmesi starteji olarak benimsenmektedir. Kanserin ortaya çıkmasında; genetik, çevresel faktörler ile yaşam tarzının önemli olduğu ileri sürülmektedir. Bu etmenler, DNA hasarı ve hücrelerde mutasyona neden olarak kansere yol açmaktadır. Kanseri önlemede önemli bir yaklaşım olarak, kemoprevensiyon amacıyla fitokimyasallar büyük bir ilgi alanı oluşturmuştur. Sağlık üzerinde bir çok olumlu etkisi bilinen resveratrol, kemoprevensiyon yaklaşımı içinde büyük bir ilgi odağı olmuştur. Bugüne kadar literatürde resveratrolün kanser önleyici, oluşum basamaklarını geriletici ve erken dönemde baskılayıcı etkisini gösteren çok sayıda araştırma bulunmaktadır. Araştırmalarda resveratrolün antikanserojen etkisinin; antiinflamatuvar, antimitojenik, parsiyel östrojenik (agonist/antagonist) ve antioksidan etkisi ile ilgili olabileceği ileri sürülmüştür. Ayrıca, resveratrolün kardiyovasküler sistem üzerindeki nitrik oksit oluşumunu artırıcı ve serbest oksijen radikallerini azaltıcı etkilerinin genel sağlığın düzelmesine katkı sağladığı bilinmektedir. Deneysel çalışmalarda, resveratrolün yaşam süresini uzattığı, metabolik ve nörodejeneratif hastalıklarda koruyucu etkileri olduğu saptanmıştır. Bu tez çalışması kapsamında, resveratrolün kolon, meme, prostat ve bazı diğer kanser türlerinde doz ve süresi büyük değişkenlik göstermekle birlikte ciddi yararlar sağladığı ortaya konulmuştur. İnsan çalışmalarının henüz kısıtlı olmasından dolayı resveratrolün tedavide kullanımı şu aşamada söz konusu değildir. Resveratrolün antikanser ilaç olarak tedaviye girmesinin önündeki en büyük engel organizmada çok hızlı metabolize olmasıdır. Yapılan bazı araştırmalarda, resveratrolün metabolitlerinin de biyolojik aktivitesi olduğu gösterilmiştir. Resveratrol ve türevlerinin onkolojide kullanılması için bazı formulasyon çalışmaları da yapılmaktadır.