Kolorektal adenokarsinomlarda ARID1A ekspresyonunun prognostik önemi


Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2016

Öğrenci: EROLCAN SAYAR

Danışman: AYŞE DURSUN

Özet:

Kolorektal karsinomlar, dünyada ve ülkemizde sık görülen, her iki cins için de yüksek mortalite ve morbidite nedeni olan tümörlerdir. Kolorektal karsinomlarda günümüzde en önemli ve kabul gören prognostik faktör tümör lenf nodu metastaz (TNM) evrelemesidir. Buna rağmen, aynı evredeki hastaların bile farklı klinik gidiş göstermeleri, aralarındaki moleküler özelliklerdeki farklılıklara bağlıdır. Bu çalışmada başka kanser türlerinde de prognostik önemi tartışılan ve hastaların prognozlarını öngörmede ve buna göre tedavilerini belirlemede fayda sağlayacağı düşünülen ARID1A'nın önemi araştırılmıştır. Çalışmamızda Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı'nda 2008-2011 yılları arasında tanı almış 142 kolorektal karsinom hastasının hazır parafin blokları ve boyalı lamları üzerinden yapılan incelemelerle hastaların prognoz öngörüsünde kullanılabilecek ARID1A antikoru çalışılmıştır. Amacımız, bu tümörlerde immünhistokimyasal olarak ARID1A ekspresyonunu belirlemek ve bu ekspresyonun hastaların klinik özellikleri (yaş, cinsiyet), tümörün yerleştiği barsak segmenti, tümör çapı, tümörün makroskopik büyüme patterni, histolojik tipi, tümör grade'i, anjiolenfatik invazyon varlığı, T-N-M evresi, tanı ya da takipte karaciğer ve diğer uzak metastaz varlığı, takipte lokal nüks gelişimi ve hastaların sağkalımı ile ilişkilerini inceleyerek prognostik önemini araştırmaktır. Vakaların %14,7'sinde ARID1A ekspresyon kaybı izlenmiştir. Erken evre tümörlerde ARID1A kaybının daha sık olduğu bulunmuştur (p<0,05). Ekspresyon kaybı ile T-N-M kategorileri, anjiolenfatik invazyon ve sağ kalım gibi diğer majör prognostik parametreler arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki saptanmamıştır. Sonuç olarak ARID1A'nın kolorektal karsinomda prognostik öneminin sınırlı olduğu ve kötü prognostik belirteç olmadığı görülmüştür. Literatürdeki çelişkili sonuçların aydınlanması ve bu belirtecin prognoz ve tedavideki rolünün belirlenebilmesi için, standartize teknik yöntemlerin kullanılacağı geniş serilerde yapılacak araştırmalara ihtiyaç vardır.