Simone de Beauvoir Felsefesinde “Öteki Olarak Kadın”


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2019

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: NAME GÜNGÖR

Danışman: Emel Koç

Özet:

Simone de Beauvoir, 9 Ocak 1908’de Georges ve Françoise de Beauvoir çiftinin ilk çocukları olarak Paris’te dünyaya gelmiştir. Düşünürü günümüz düşünce dünyasında tanınan bir kadın yazar yapan en önemli yönü, şüphesiz kadın meselesine varoluşçu bir tarzda yaklaşması olmuştur. Bu çalışmada da özellikle Hegel ve Sartre’ın bilinç anlayışları irdelenmiş ve bu görüşlerin Beauvoir için cinslerarası ilişkilerde bir anlam ifade edip etmediği ortaya konmaya çalışılmıştır. Ayrıca Beauvoir’ın düşüncelerinin günümüz dünyasında ne denli geçerliliğini koruduğu da tartışılmıştır. Nihayetinde Beauvoir her daim kadını “ikinci cins” yapan düşünce yapısına karşı çıkmış ve bu anlamda kadın hareketi denildiğinde akla ilk gelen isimlerden olmuştur. Zira o feminizmin de öncüleri arasında yer almaktadır. Kadına dair düşüncelerini ifade ederken Hegel’in “Efendi-Köle diyalektiği” ve Sartre’ın “bakış” kavramından yardım alan düşünüre göre; kadının toplumsal durumu verili bir kader olmakta ve cinslerarası ilişkilerde “ikinci cins” olmayı biraz da kadınlar kendileri istemektedir. Zira Beauvoir sadece ataerkil toplumsal yapıyı ve erkek cinsini eleştirmemiş, kadının da Sartrevari bir “kötü niyet” taşıdığını yani özgür olduğu gerçeğini bilinçli olarak yadsıdığını ifade etmiştir. Bu şekilde kadınlar bir ‘Özne’ olduklarını karşı tarafa tanıtacak herhangi bir çabaya da girmemektedir. Beauvoir’a göre kadınların en büyük talihsizliği kendilerine ait bir efsane/mit oluşturamamış olmalarıdır. Kadınlar ataerkil toplumsal düzende ya erkekle beraber anılmış ya da “ikinci cins” olarak yok sayılmışlardır. “Kadın doğulmaz, kadın olunur” ilkesini düşüncelerine temel yapan Beauvoir, söz konusu bu ilke ile “toplumsal cinsiyet” mefhumuna giden felsefi zemini de açmış bulunmaktadır. Kadın “ezeli bir öteki” olmaya mahkûm edilse de bu mahkûmiyetten kurtulmak nihayetinde onun elindedir. İnsan varoluşunun tek başına gerçekleştirilemeyeceğini düşündüğü içindir ki, kadını da tıpkı erkek cinsi gibi kamusal alanda söz sahibi olan bir “Özne” olarak düşleyen Beauvoir, 14 Nisan 1986’da Paris’te hayata veda etmiştir.

Anahtar Kelimeler :Simone de Beauvoir, kadın, özne, ikinci cins, kötü niyet, öteki